Turning Red Animasyon Film İncelemesi
Uzun zamandır izlemek istediğim bir animasyonla yeniden karşınızdayım! Film hakkındaki yorumlarıma geçmeden önce şunu söylemeliyim ki, gerçekten izlediğim tüm animasyonlar arasında diğerlerini sollayıp Top 3’e girmeyi başardı. Her şeyiyle bayıldığım ve artık izlemesi için herkesi zorlayacağım bir film oldu Turning Red . Şimdiden iyi okumalar diliyorum, umarım keyif alırsınız!
Turning Red Konusu
Disney Pixar’ın ekranlara taşıdığı 2022 yapımlı bir animasyon filmi. Film Çinli-Amerikalı 13 yaşındaki Meilyn (Mei) Lee’nin artık büyüyüp kendinin, bedeninin farkına varmasını ele alıyor. Hepimiz tahmin ederiz ki, bu oldukça zorlu ve sancılı bir süreç. Tamamen farklı benliklerimizi, ilgi alanlarımızı keşfederken, önceki halimizle de çatışma içinde olduğumuz zamanlar.
Mei-Mei de tam böyle bir zamandan geçiyor. Ailesiyle birlikte Toronto’da yaşayan Mei-Mei, okuldaki derslerinde, ders dışı etkinliklerde oldukça başarılı, ailesine ve kültürlerine oldukça saygılı ve onların sözünden dışarı çıkmayan bir kız. Her şey gayet güzel giderken, Mei-Mei’in kendisinin yeni bir yönüyle karşılaşmasıyla her şey alt-üst olmaya çok yaklaşıyor.
Bu yeni yönü, yada yeni hali şey… Birazcık tüylü, pofuduk, ve kıpkırmızı. Ne olduğunu tahmin edebildiniz mi? Film posterlerinden de görmüşsünüzdür diye düşünüyorum, evet kırmızı bir panda! Hem de oldukça kocaman!
Mei-Mei neler olduğunu anlamayıp paniğe kapılıp ortalığı birazcık dağıtsa da, sonradan annesi aracılığıyla öğreniyoruz ki, bu ailedeki kadınlar arasında nesilden nesile aktarılan bir kutsal bir özellik. Fakat bu kutsal özellik zamanla ‘minik’ bir sıkıntıya dönüşmüş. Yüzyıllar önce kadınlar savaş dönemlerinde kendilerini ve ailelerini korumalarına yardım eden o kutsal şey, artık def edilmesi gereken bir şeye dönüşmüş. Tüm ailesinin Mei-Mei’e bu kutsal özelliğinden vazgeçmesini söylemesine rağmen, Mei-Mei zamanla bu pofuduk kırmızı tüylü pandanın çok da kötü olmadığını fark edecektir.
Turning Red İncelemesi
Bu animasyon hakkında söyleyecek 10 sayfa şeyim var ama kendimi tutmaya çalışacağım. Çok büyük ihtimalle kendi yaşantımda benzer bulduğum pek çok şeyin filmde de bulunması yüzünden. Ama başlayalım bakalım. Öncelikle bu film vizyondayken sinemada izlemediğim için çok pişmanlık yaşıyorum.
Elbette arkadaşlarımla birlikte yatıdayken izlemek de harika bir deneyimdi ama, sinemada da izlemek isterdim. Filmde beğenmediğim tek bir şey yok desem yeridir. Çizimler, renklendirmeler, karakter tiplemeleri, olay örgüsü, karakterlerin arkaplanları her şey harikuladeydi. Hala nasıl bu kadar iyi olabilir şaşıyorum.
Mei-Mei ve arkadaşları Priya, Miriam, Abby de çok tatlılardı. Arkadaşlıkların dinamiğine hayran kaldım, çok iyi yansıtılmış. Özellikle hepsinin de 4Town adlı 5 kişilik erkek grubunun fanı olmasına ba-yıl-dım. Grup üyeleri o kadar iyi çizilmiş ve tasarlanmıştı ki, insan gerçekte de böyle bir grup var yanılgısına düşebiliyor.
Turning Red
Şarkılarını da dinlemenizi öneririm, benim favorilerim Nobody Like U ve U Know What’s Up. Bu 4 kızın sırf konsere gidebilmek için Mei-Mei’in kırmızı panda hali sayesinde para toplayışları çok eğlenceliydi. Mei-Mei’i gerçekten de n’olursa olsun, onu her haliyle sevdikleri anlaşılıyordu. Annesinin aksine.
Evet buraya kadar bahsetmedim ama artık zorundayım. Ming Lee, Mei-Mei’in annesi tam olarak toksik, mükemmeliyetçi, gelenekçi, kontrol manyağı ve paranoyak birisi. Kızının özel hayatına saygısı yok. Mei-Mei ergenliğe girene kadar annesinin bu davranışlarının farkında olmasa da, yavaş yavaş acı gerçeğin farkına varıyor.
Annesi ona bir kil hamuruymuşcasına şekil vermeye çalışıyor. Ve Mei-Mei buna karşı çıkmaya başladığındaysa aralarındaki çatışma başlıyor. Bir nevi Mei-Mei yeni sevdiği bir halini keşfederken, annesi bu halini onaylamıyor. Çok sevdiği grubun konserine gitmek için bile bir sürü yola başvurması gerekiyor annesi izin vermediği için. Onu her haliyle seven arkadaşlarını, korktuğu için annesine karşı savunamıyor. Çok, çok kalp kırıcı.
Filmin sonlarına kadar kendisinden nefret etsem de, sonrasında öğreniyoruz ki, o da aynı yollardan geçmiş. Mei-Mei ruhani bir ormanda annesinin ergenlik haline rastlıyor. Küçük Ming çok üzgün, o da kendi annesine yeterli olamadığı için çok yorulmuş, ağlıyor. İçim parçalandı izlerken. Yani burada resmen nesilden nesile sadece kutsal bir özellik aktarılmamış aynı zamanda nesilsel bir travma da aktarılmış.
Her şeyin bir sebebi bir arka planı var ve bu bazen çok geç ortaya çıkabiliyor. Çok yazık diyorum gerçekten. Hayat bu kadar zor olmak zorunda değil. Sadece biraz mücadele vermemiz gerekiyor, hayır diyebilmemiz gerekiyor. Kendimiz olabilmek için. Tıpkı Mei-Mei gibi. Onun ailesinde de herkes kendinden bir parça olsa bile, onu saklamasını söylerken, o bunu ortaya çıkarıp kabullenmeyi seçiyor. Kırmızı panda oluşuyla gurur duyuyor. Peki ya siz?
Turning Red Film Replikleri
“Aileni onurlandırmak kulağa harika geliyor, ama çok ileri gidersen, kendini onurlandırmayı unutabilirsin.”
“İnsanların pek çok yanı vardır. Ve bazı kısımları da birazcık dağınıktır. Önemli olan bunları bir kenara itmektense, onlara yer açmayı, onlarla birlikte yaşamayı öğrenmektir.”
“Hepimizin içinde bir canavar var. Hepimizin içinde sakladığı dağınık, gürültülü, tuhaf bir yanımız var. Ve çoğumuz, asla bunun dışarı çıkmasına izin vermedik. Ama ben verdim. Peki ya siz?”
Benim için çok büyük anlamı olan bu animasyon incelememi umarım sevmişsinizdir. Bir sonraki yazıma kadar görüşmek üzere, umutla kalın!
–Vane
- Ejderhanı Nasıl Eğitirsin Konusu ve Yorumu - 11/11/2022
- Luca Konusu ve Yorumu ; Deniz Canavarı mı İnsan mı? - 09/09/2022
- Yumi’s Cells Dizi Konusu ve Yorumu - 29/08/2022
Tavsiyen için çok teşekkür ederim ilk fırsatta izleyeceğim :))