Ejderhanı Nasıl Eğitirsin Konusu ve Yorumu

Bir animasyon fanı olarak çok da yeni olmayan ama klasiklerden biri olan How To Train Your Dragon ’u ( Ejderhanı Nasıl Eğitirsin ) 12 yıl sonra tekrar izledim ve bitirir bitirmez duygularım taptazeyken bilgisayar başına kurulup bu harikulade animasyon için yorum yazmaya başladın. Siz de bu animasyonun fan club’ına üyeyseniz veya daha önce hiç izleme fırsatınız olmadıysa (ilk defa izleyebileceğiniz için oldukça şanslısınız!) gelin birlikte detaylarına inelim. 

Daha Fazla Film İncelemesi için Buraya Tıklayın.

Ejderhanı Nasıl Eğitirsin Konusu

How To Train Your Dragon Konusu

Ejderhanı Nasıl Eğitirsin , Dream Works’ün 2010 yılında yayınladığı bir animasyon. Berk adlı bir adada yaşamlarını ejderhalarla savaşarak yaşamlarını sürdürmeye çalışan bir Viking milletini konu alıyor. 9 ayında kar geri kalan 3 ayında da dolu yağan bu küçük adanın insanları doğuştan savaşçı ruhuna sahipler. Tabii ki her yerde olduğu gibi burada da istisnalar var.

Başkahramanımız Hıçkıdık diğer herkes gibi ejderhalar saldırdığında meydana çıkıp onlarla yiğitçe dövüşmeyi can-ı gönülden istese de, maalesef bu konuda pek de becerikli sayılmaz. Ne zaman kendini göstermeye çalışsa, felaketler yaratıyor. Bu nedenle adadaki herkes kendisini baş belası olarak etiketleyip küçümsüyor.

Bunda en büyük rol babası olan Zebella’ya ait. Adanın lideri olduğu için halkının sorunlarıyla uğraşıp onların mutlu bir hayat yaşamasını sağlamaya çalışırken, ne yazık ki babalık görevlerini sık sık unutuyor.

Diğer herkesten oldukça farklı olsa da onlar gibi olup kabul görmek isteyen Hıçkıdık’sa sürekli kendini babasına kanıtlamaya çalışıyor. Bir ejderha öldürmenin tüm sorunlarını çözeceğini inanıyor. Bir gün ada saldırı altındayken, daha önce kimsenin bir kez bile görmediği efsanevi Gecenin Öfkesi’ni bir aletle uzaktan vuruyor.

Ejderhanı Nasıl Eğitirsin

Ertesi gün nereye düştüğünü bulmak için ormana gittiğinde, Gecenin Öfkesi’ni yerde yaralı buluyor. Adadaki herkesi gerçekten de bir ejderha yakaladığını (hem de bir Gecenin Öfkesi!) kanıtlamak için öldürüp kalbini çıkarmayı amaçlasa da, ejderhayla göz göze gelince, yapamıyor. Ve iplerini çözüp kaçıp gitmesine izin veriyor. Bu sırada adada ise gençleri ejderhalarla savaşmaya hazırlayan bir eğitim planlanıyor. Hıçkıdık tam ejderhalarla artık savaşma isteğinden vazgeçmişken, eline böyle bir fırsat geçiyor.

Gün içinde hem ejderhalarla savaşmayı öğrenirken, antrenman sonrası Gecenin Öfkesi’nin (yeni ismiyle Dişsiz) olduğu alana gidip onunla yavaş yavaş güvene dayalı bir dostluk oluşturuyor. Ve aslında ejderhalar hakkında öğrendiklerinin tamamen yanlış olduğunu fark ediyor. 

  • Çizimler 

Yıllar sonra izlediğim için birçok ayrıntı gibi, çizimlerin de ne kadar güzel, canlı, ayrıntılı ve içten çizildiğini de unutmuşum. Animasyonları izlerken özellikle çizimlerin büyüsüne kapılıp gittiğimden full focus izliyorum çünkü dikkat edecek o kadar şey oluyor ki bir sahnede bile. Bu animasyonda da çizimler muhteşemdi, karakterlerin tiplemeleri, kıyafetleri, ejderhaların derileri o kadar ayrıntıyla çizilmişti ki resmen izlerken dokularının nasıl bir şey olduğunu hissedebiliyorsunuz. Ama özellikle, Dişsiz’in gözleri… Tek bir bakışla bile o kadar şey anlatabiliyordu ki. Korku, öfke, sevgi, merak… Duygularına göre göz bebeklerinin incelip büyümesi detayı içimi eritti film boyunca. 

  • Kurgu

Küçükken izlerken de, şimdi izlerken de çok etkilendiğim olaylar anlatılmış. Baştan sonra kadar her şeyiyle mükemmel diyebilirim. Karakterlerin gelişimleri, olayların sırası, heyecan ve aksiyonun da bol olmasıyla 10/10 bir kurgu çıkmış ortaya diyebilirim. Dream Works’ü zaten hep değişik ve daha önce işlenmemiş fikirlerini animasyonlar aracılığıyla hayat vermesiyle hatırlarım. Kimin aklına gelirdi ejderhalarla savaşan milletin liderinin çocuğunun ejderhalarla dostluk kuracağı? İşte birilerinin gelmiş ve bunu ekranlara taşımış. İyi ki taşımış. Çocukluğumu güzelleştiren şeylerden biri de bu çizgi filmdi.

  • Film Müzikleri

Playlist oluşturdum bile! Hepsi başlı başına birer başyapıt. Dinlerken gözlerinizi kapatıp kendinizi Berk adasında ejderhalara binerken görebiliyorsunuz. Animasyonların müziklerini otobüsle okula gidip gelirken dinleyen biri olarak, bunlar benim için tam bir hazine. Bu müziklerin çalındığı bir orkestra konserine gitmek için neler vermezdim. 

  • Dublaj

Hepimizin de bildiği üzere, eskiden animasyonların dublajları oldukça profesyonel olurdu. Şarkıları bile türkçeye öyle güzel çevirilip seslendirilirdi ki şarkının orijinalindense, türkçesini dinlerdik. (Cesur Civciv – Bir Küçük Yanlış, Tarzan – Neredeyse tüm şarkıları) Bu animasyonun da dublajı çok, çok iyi.

Belki de küçükken direk dublaj haliyle izlediğim içindir ama bugün İngilizce olarak izlemeye çalıştığımda bana hiç sıcak gelmedi. Tamamen farklı bir şeyi izliyormuşum gibiydi. O yüzden Türkçe dublajı açtım ve ezbere bildiğim replikleri aşina olduğum seslerle yeniden izledim. Çok nostaljik bir deneyimdi. Yani demem o ki, bu filmi kesinlikle Türkçe dublajla izleyin. 

Daha Fazla Film İncelemesi için Buraya Tıklayın.

How To Train Your Dragon Karakterler

Hıçkıdık 

Ejderhanı Nasıl Eğitirsin Yorumu

İzlerken çok empati kurarak izlediğim bir karakter. Aslında öyle biri olmasa da, sırf çoğunluğa uyum sağlama içgüdüsüyle ejderhalarla savaşmak istemesi, kendinin tam tersine oldukça yapılı ve güçlü bir duruş sergileyen babasına kendini kanıtlamak için didinip durması, ama gerçek bir ejderhayla karşı karşıya gelince öldürme fırsatı varken onu serbest bırakması gibi gibi…

Herkes onu farklı olduğu için dışlasa da, onun kendine ait bir dünyasının olması çok güzeldi. Diğerlerine göre olaylara farklı bir açıdan bakabilip alternatif çözüm yolları bulabiliyordu. Viking tarihinde hem daha önce hiç ejderha öldürmemiş hem de ejderhaları eğiten ilk kişi olabildi.

Dişsiz’le yavaş yavaş arkadaş olmak için çabalaması, güvenini kazanması ve de onun için bir kuyruk yapması TTTTTT Hem de kuyruğu bi nevi onun yüzünden kopmuşken TTTTT Sanırım bu şekilde ondan özür dilemeye çalışıyordu. Birlikte uçma çalışmaları yapmaları öyle tatlıydı ki. Kısacası yöntemleri farklı ve alışılmadık olsa da içinde oldukça cesur, zeki, sevdiklerini ne pahasına olursa olsun koruyan, savaşçı bir ruh yatıyordu. Bunun ortaya çıkması için bir tutam gecenin öfkesi gerekiyordu.

Dişsiz (Gecenin Öfkesi)

How To Train Your Dragon Yorumu

Kendisiyle dost olamadığım için çok şanssız hissetmeme neden olan bir karakter. Dışardan her ne kadar acımasız, hedefini asla ıskalamayan bir avcı olarak gözükse de aslında yakından gözlerinin içine baktığınızda ne kadar dost canlısı biri olduğunu görebilirsiniz.

Tabii, bunun için önce ona yeterince balık tutmanız gerekiyor. Her şeyin bir bedeli var. Kendini öldürmeye çalışan daha sonra gitmesine izin veren Hıçkıdık’ı bu kadar çabuk affetmesi beni şaşırttı doğrusu. Ama işte, aslında o da o kadar birilerine zarar vermek istemiyor ki, minicik bir eforla gönlü alınıyor.

Hatta öyle ki, bir süre sonra bu insanı kurtarmak için kendi canını tehlikeye atıyor. Harika koruyucu bir dost. Hıçkıdık kumda Dişsiz’i çizerken, Dişsiz’in de bir ağaç söküp Hıçkıdık’ı çizdiği sahne… Öyle içten öyle samimiydi ki. İkisine de sarılıp uzun uzun ağlamak isterdim. Gözlerinin bir kere daha çok güzel olduğunu söylemem gerek. 

Zebella 

Halkına olan görevlerinden kendi oğlunu unutmuş birisi. Hıçkıdık’ın hiçbir hata yapmadan hemen büyümesini ve her viking gibi onun da ejderhalarla korkusuzca dövüşen bir yetişkin olmasını bekliyor. Ne yazık ki işler böyle yürümüyor Zebella efendi! Halkın için iyi bir lider olmaya çalışırken babalık görevlerini göz ardı edemezsin!

Ne yazık ki oğlunu, onun düşüncelerini ve sorunlarını hiç dinlemiyor. Ona sadece onun emri altında olan biri gibi emir verip duruyor. İletişimde pek de iyi olan biri değil yani. Aslında gerçekten oğlunu hiç tanımayan bir baba. Ama neyse ki biraz geç kalsa da, oğlunun yeteneklerini ve potansiyelini keşfedip, kendinden farklı da olsa onu öyle kabullenip desteklemeye başlıyor. Yinede Dişsiz’e yaptıkları için çok kızgınım. 

Astrid

Hıçkıdık’ın hoşlandığı kız. Havalı, biraz burnu havada, işini ciddiye alan, mükemmeliyetçi ve kaybetmeye dayanamayan birisi. Başlarda Hıçkıdık’la birlikte eğitim alırken onu hiç umursamasa da, Hıçkıdık kendi yöntemleriyle ejderhaları alt etmeye başladıkça ona karşı bir merak duymaya başlıyor.

Kıskançlık ve merak duygusu git gide artınca artık dayanamayıp bir gün onu takip ediyor ve sırrını öğreniyor. Ve sonradan sonraya Hıçkıdık’a yardım edip ına destek olduğu için daha iyi birine dönüşüyor. Küçükken tarzına, kıyafetlerine bayıldığımı hatırlıyorum. Hıçkıdık’la da yakışıyorlar bence. 

Daha Fazla Film İncelemesi için Buraya Tıklayın.

How To Train Your Dragon Yorumu

Ejderhanı Nasıl Eğitirsin Konusu

Hiç planda yokken birden bire bu animasyonu izleme ihtiyacıyla yanıp tutuştuğum için Ejderhanı Nasıl Eğitirsin ‘i izlemeye karar vermiştim, iyi ki de vermişim. Küçükken fark edemediğim şeyleri fark ettim, ezbere bildiğim şeyleri izlesem de bende çok yeni hisler uyandırdı. Gerçekten eskimeyen ve ara ara tekrar izlenmesi gereken bir yapım. 10/10. İzleyin, izlettirin. 

Vane

Daha Fazla Film İncelemesi için Buraya Tıklayın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir