Sylvia Plath: Çan Kavanozunun İçinde Konusu ve Yorumu

14/05/202107/06/2021 Pell 0 yorum

Sylvia Plath: Inside The Bell Jar ” Sylvia Plath: Çan Kavanozunun İçinde ”

“Bir yazar varmış ve intihar etmiş kafasını fırına sokarak.”

“Eee , sonra?”

“Bu kadar.”

Merhabalar, eğer üstteki konuşmadan anladıysanız, bugünkü yazımda beni yazım tarzıyla, yazdığı her kelimeye kattığı derin anlamlarla etkileyen bir kadın yazar: Sylvia Plath , hakkındaki bir biyografik belgeselden bahsedeceğim.

Sylvia Plath : Çan Kavanozu Konusu

KISACA

Tarih: 2018
Imdb: 6.8/10
Süre: 59 dakika

KONUSU

Sylvia Plath: Inside The Bell Jar adlı biyografik belgeselimiz Sylvia Plath adlı yazarımızın hayatını anlatıyor. Fakat bunu yaparken direkt bir filmde olacak şeklinde yerini biri oynatıp hayatı sergilenmemiş. Onun yerine Sylvia’nın ölümüne kadar yazdığını günlüklerinden, mektuplardan, ve yazılardan alıntılar yapılarak bir eser ortaya çıkarılmış. Ayrıca, bu biyografik belgesel boyunca Sylvia Plath’i tanıyan arkadaşlarından, kızından ve bu konuda hakkında bilgisi olan kişilerden yorumlar alınarak eklemeler yapılmış.

Inside The Bell Jar Yorumu

Klasik film ve dizilerde olduğu gibi bu belgesel tam bir oyuncular kısmı açmanın çok da doğru olmayacağını düşündüm çünkü burada gerçek bir hayat hikayesi gözler önüne serilmeye çalışılmış. Fakat genel olarak baktığımızda tabiki genel bahsedilen kişi Sylvia Plath ve hayatının onu nasıl etkileyip bunların kalemle kağıda dökmüş olması.

İlk olarak değinmek istediğim noktalardan biri bu belgeseli izlerken tarihi yönünüzün çok fazla genişleyeceğidir. Belgeselde genel olarak 1950’lerdeki yaşam gözler önüne seriliyor. 1950’lerde bir kadın için gelişmiş bir şehirde bile olsa hayatın ne kadar adaletsiz olduğu ve erkeklerle karşılaştırıldığında nasıl toplumun kadınları bir baloncuğun içine sokulduğu gösteriliyor.

Sylvia Plath

Ayrıca, bunu o zamanlarda cidden bunları deneyim etmiş kişiler tarafından dinlemek insanda ayrı bir etki bırakıyor. Bir sürü görsel ve video ile söylenenler destekleniyor. Bir kadın hamileyim dediği anda işten atılıyor. Ne kadar çok dünya savaşlarından sonra kadınlara büyük bir yer verilmiş gibi gözükse de böyle bir şeyin aslında olmadığı, gerçekleşmediği gösteriliyor.

Bir insanın iç dünyasına inmek maksimum ne kadar gerçekleşebilir başka biri için? Üstelik bu kişiyle aynı dönemde bile yaşamamış ve de bu kişiyi tanımıyorsanız?

Bence bu gerçekten zorlu, yani birini anlamak ve onun iç dünyasını keşfetmeye çalışmak. Fakat bu belgeselin bunu başardığını düşünüyorum, eee tabi Sylvia’nın günlüklerinde, yazılarında kendisi gösterdiği, lanse ettiği kadarıyla. Ki, Sylvia Plath bu konuda oldukça bol davranmış, içini dökmüş kağıtlara; şiirleri onun dert dostu olmuş.

Belgeselin sonu beni en çok üzen yer oldu. Çünkü tıpkı belgeselin sonunda söylenenler gibi ben de Sylvia’nın bugünlere gelip nasıl ondan ilham aldığımızı görmesini isterdim. Fakat bu gerçekleşmedi.

Beni en çok üzen genel şeylerden biri ise Sylvia’nın kendi hayata veda ediş şekliyle bilinmesi. Bunu sürekli bir şey bilmeden dile getirmek yerine belki de bu şekilde belgeseller izleyerek o kişinin yerine kendimizi koymamız gerektiğini düşünüyorum.

Tabi, bu yine de Sylvia Plath’in doğru bir örnek olduğunu göstermez. Sylvia Plath’ten etkilenip kendini tam onun öldürdüğü yaşta öldüren birçok kişiyle karşılaşacaksınız. Ve bunun desteklenmesi gereken bir şey olduğunu düşünmüyorum.

Beni en çok sinirlendiren kısım ise arkasında iki çocuğunu, oğlunu ve kızını, bırakması. Onların gerçekten hiçbir suçu yok bu hikayede. Ve, beni etkileyen şey ise her şeye rağmen kızının röportajlarda annesi hakkında ‘Kimse annesinin bu tarz dönemlerden geçmesini tabi ki istemez.’ Demesi. Bana çok olgunca yaklaşmış gibi geldi ve takdir ettim bu duruşu.

Kimler İzlemeli

Bence bu belgeseli tarihe, dünya savaşlarından sonraki genel kadın-erkek ayrımının nasıl yapıldığına merak duyan ve son olarak birinin hayatını birinci elden sahnelenmesine şahit olmak isteyen kişiler izlemeli. Çünkü eminim ki hem tarih bilginiz gelişecek. Hem de bir insanın iç dünyasına misafir olma şansı yakalayacaksınız.

Bu belgeseli ben ingilizce olarak izledim. Türkçe versiyonu ya da türkçe altyazılı hali var mı bilmiyorum. Fakat beni derinden etkiledi. Eğer izleme şansınız varsa kesinlikle izlemenizi öneririm.

-Pell