Sizler İçin Derledik: Gündemde Olan Bazı Korona Aşıları
Korona Aşıları ve Aşı Gündemi
Covid-19 vakaları, git gide ülkemizde artarken can kayıpları da bir o kadar fazla bildiğiniz üzere. Haberler ve internet aracılığıyla nihayet aşı çalışmalarında sona yaklaşıldığının da farkındayız artık. Bu demek oluyor ki yakında toplu aşılama çalışmaları başlayacak.
Gündem aşılar olunca, toplumumuzda birkaç yıldır devam eden aşı karşıtlığı fikri tekrar gündeme geldi ve ortaya atılan çeşitli komplo teorileri ile birlikte ayyuka çıkmış durumda diyebilirim. Özellikle Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Çinli bir ilaç şirketi olan Sinovac’ın ürettiği aşının ülkemizde kullanılacağını açıklaması itibariyle, insanların kendilerince savunduğu düşünceler, aşıya ön yargıyı bir hayli arttırdı.
“Virüsün çıktığı yer Çin, birde oradan gelen aşıyı mı olalım?” tarzı düşünceler zihnimizde yer edinirken, haksız bir düşünce olduğunu da söyleyemem.
Sizlere şu şu nedenden dolayı aşı olmalısınız demeyeceğim. Aşı, zorunlu değil dolayısıyla benim buna sizleri ikna etmeye çalışmam anlamsız olur.
Bu yayını yazmamdaki amaç, güncel olarak Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan Faz 3 aşamasında olan, seri üretime yakın, hepsinden değil de daha çok gündeme gelen korona aşıları ‘nın etkinliğinden bahsetmek ve kulak aşinalığımız olan bazı asılsız bilgilerin olabildiğince doğrularını sizlere gösterebilmek.
Aşı karşıtlığının doğruluğu yanlışlığı kısmına ise bu yayında değil ayrıca yazacağım bir yayında detaylı olarak değinmeyi düşünüyorum.
Korona Aşıları
İlk olarak faz 3 aşamasındaki aşı ne anlama gelir bundan bahsedeyim:
Faz 2 ve 3 aşamasına ulaşmış aşı, tüm araştırma, güvenlik, etkinlik ve hayvan çalışmalarının ve 100’den az sayıdaki sağlıklı, genç ve yetişkin gönüllülerin aşılanmasının tamamlandığını gösterir.
- Aşının faz 2’den önceki faz 1’i geçebilmiş olması çok önemlidir.
Çünkü bu fazda, ilk defa insanlar üzerinde deneniyor. Buradan diğer safhaya geçememiş birçok aşı formulasyonu vardır geçmişte.
- Faz 2 , birkaç yüz gönüllünün aşılanmasıyla aşı etkinliğinin değerlendirilmesini içerir. Bu aşamada önceki fazın aksine, çeşitli yaş gruplarından gönüllüye uygulanabilir.
Aslında bu fazda, faz 1’deki değerlendirmelerin aynıları uygulanır. Buradaki amaç, etkinliğin plasebo olup olmadığının anlaşılmasıdır. Bunu anlamak için deneklerin yarısına geliştirilen aşı, yarısına tuzlu su enjekte ederek yapılır.
Plasebo Etkisi : Tedaviye yönelik bir etkisi bulunmayan ilacın, telkine dayalı olarak etkisinin görülmesidir.
Örnekle anlatmak gerekirse; baş ağrısı şikayetiyle doktora gittiniz. Doktor tüm tetkiklerinizi yaptı ve kayda değer bir sorun göremedi ardından size bir ilaç yazdı. Siz doktora güvendiniz ve ilacın hiç prospektüsünü okumadan içtiniz. İlacı içtikten sonra baş ağrınızın geçtiğini hissettiniz.
Aslında o ilaç, sizin baş ağrısı tedavinizde etkisizdir. Ancak siz kendinizi iyileşmiş hissedersiniz. İşte bu plasebo etkisindendir. Altında yatan ana sebep ise güven duygusudur.
- Faz 3 ’de öncekilerden farklı olarak binlerce gönüllüye aşı uygulanır. Binlerce gönüllünün her birinde güvenlik ve etkinlik parametresi ayrıntılı olarak incelenir.
Bu aşamadan sonra ise eğer aşı ile ilgili ufak bir soru işareti dahi kalmadıysa ve onay alınırsa, lisans çıkartma ve patentini alma çalışmaları yapılır. Ve ardından ise seri üretim.
Tekniklerine Göre Gündemde Olan Covid 19 Aşıları
Viral Vektör
İçeriği zayıflatılmış virüs içerir. İçerik zayıf olduğu içinde insanların korktuğu gibi bir hastalık oluşturması söz konusu olmaz.
- Aşılarda kullanılan eski ve güvenilir bir yöntemdir. Şuanda çiçek ve ebola aşıları bu teknik ile oluşturulmuştur.
Korona aşısı için bu yöntemi kullananlara örnek:
Oxford Üniversitesi / AstraZeneca işbirliğinde geliştirilen aşı (İngiltere) : %70 koruyuculuk sağlıyor. Normal buzdolabı rafında saklanabilir olduğu için özel saklama veya lojistik yöntemine gerek yoktur.
Gamaleya şirketinin geliştirdiği aşı Sputnik V (Rusya) : %91.4 koruyuculuk sağlıyor. Normal buzdolabı rafında saklanabilir olduğu için özel saklama veya lojistik yöntemine gerek yoktur.
RNA Aşıları
Hastalık yapıcı virüsün genetik kodundaki RNA’nın enjekte edilmesi tipi kullanılıyor. RNA enjeksiyonu sonrası bireyde S proteinleri oluşur ve bu protein ile bağışıklık sistemi harekete geçer.
- Hızlı bir şekilde üretilebiliyor olması önemli bir avantajdır.
Aşıların Faz 2 ve 3’e ulaşabilmiş olması çok önemli. Ancak, RNA aşıları daha önce hiç kullanılmadı. Dolayısıyla piyasada bu teknikle üretilmiş aşı henüz bulunmuyor. Bu nedenle güvenilirliği konusunda soru işaretleri var.
Buna rağmen, BioNTech/Pfizer/Fosun Pharma ortaklığında üretilen RNA aşısına, ABD’de acil kullanım yetkisi, İngiltere’de kullanım izni verildi. Hatta bildiğim kadarıyla 8 Aralık günü İngiltere’de, 14 Aralık günü ABD’de toplu aşılamalar başladı.
Covid-19 aşısı için bu yöntemi kullananlara örnek:
Moderna / ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü işbirliğinde geliştirilen aşı (ABD): %95 koruyuculuk sağlıyor. -20 derecede 6 ay saklanabilir. Taşıma sırasında özel lojistik destek gerekebilir.
BioNTech / Pfizer / Fosun Pharma işbirliğinde geliştirilen aşı (Almanya-ABD-Çin): %95 koruyuculuk sağlıyor. -70 derecede saklanabilir. Özel lojistik destek gerekli. Alt yapısı yetersiz ülkelerde saklanma sorunu yaşanabilir.
İnaktive Aşılar
Hastalık yapıcı etmenin cansız formu ile aşı üretim tekniğidir.
- Dezavantajı, vücut bazen gereken yeterli bağışıklık cevabını sağlayamayabiliyor. Bu nedenle etkili koruma için birden fazla doz gerekebiliyor.
- Bilinen geleneksel bir yöntem olması dolayısıyla güvenlidir. Çocuk felci, kuduz ve bazı grip aşıları bu teknik kullanılarak geliştirilmiştir.
Covid-19 aşısı için bu yöntemi kullananlara örnek:
Sinovac Biotech şirketi tarafından geliştirilen aşı CoronaVac (Çin): Çin’de geliştirilen üç inaktive aşıdan en bilinenidir. Koruyuculuğunun en az %90 olduğu biliniyor. Normal buzdolabı rafında saklanabilir olduğu için özel saklama veya lojistik yönteme gerek yoktur.
Ülkemizde kullanılmak üzere sipariş edilen aşıdır.
**Yaklaşık 1 ay önce, faz 3 korona aşıları çalışmaları kapsamında Brezilya’da bir gönüllünün vefat etmesi üzerine, Brezilya’da aşı çalışmaları kısa süreli olarak durdurulmuştu, duymuşsunuzdur. Bu olay Sinovac’ın geliştirdiği bu aşıya güvenin sarsılmasına neden olmuştu doğal olarak. Ancak, gönüllünün intihar dolayısıyla vefat ettiği , aşının bu durum ile bir ilgisinin olmadığının açıklanması ile faz 3 çalışmaları devam etti.
Sinopharm ilaç şirketi , Wuhan Biyoloji Enstitüsü ve Pekin Biyoloji Enstitüsü ile birlikte ayrı ayrı 2 şer aşı geliştirdi. Bu aşıların koruyuculuklarıyla ilgili açıklanan bir bilgi bulunmuyor henüz. Bu iki aşı da buzdolabında muhafaza edilebiliyor. Dolayısıyla özel saklama veya lojistik destek yöntemine ihtiyaç duyulması beklenmiyor.
**12 Aralık günü, bir haber yayınlandı birçok sitede. Sinopharm şirketinin ve Wuhan Biyoloji Enstitüsü’nün ortaklaşa geliştirdiği aşının faz 3 çalışmaları kapsamında Peru’da uygulanırken, bir gönüllüde nadir görülen bir nöromüsküler hastalık olan Guillian Barré Sendromu’nun (GBS) görüldüğü açıklandı. Bunun üzerine aşı çalışmaları bir süreliğine durdu.
Gbs Ne Demek
Yaklaşık 1 sene önce klinikte Guillian Barré Sendromu ’nun sunumunu yapmıştım. Buradan elde ettiğim veriler ile elimden geldiğince sizleri aydınlatmaya çalışacağım.
100 binde 1 görülen nadir bir hastalıktır. Hastalık, aslında vücudun kendi savunma hücrelerinin, yine kendi sinir hücrelerine saldırması ile karakterizedir. Sık görülen belirtiler, kas ağrısı ve krampları, güçsüzlük, refleks kaybı ve kısmi felçtir.
Neden olan etkenler kesin olarak belirlenememiştir. Bugüne kadar ki olgular da ebstein-barr virüsü, sitomegalovirüs, mycoplasma pneumoniae ve camplyobacter jejuni gibi enfeksiyon etkenlerine maruziyet sonrası, ameliyat ve aşı uygulamasının tetiklediği bir hastalık olduğu görüşü yaygındır.
Ancak bu demek değil ki siz bu virüslere maruz kaldınız, aşı oldunuz veya ameliyat oldunuz diye hemen bu hastalığa yakalanacaksınız. Eğer öyle olsaydı, nadir bir hastalık olmazdı, abartısız herkeste görülen bir hastalık olurdu. Bunlar sadece bugüne kadar ki görülen olguların hastane geçmişlerinden elde edilen verilerdir. Yarın öbür gün başka bir tetikleyicinin daha olduğu açıklanabilir.
Aşılama sonrası görülme sıklığına baktığımızda ise yine çok nadirdir.
Bazı çalışmalarda aşılama ile GBS arasında küçükte olsa anlamlı bir ilişki görülse de tam tersi, bir ilişki saptanmayan çalışmalarda mevcut. Ancak bunu Sinopharma’nın aşısına mal etmemiz yanlış olur. Bu hastalık Sinopharma’nın aşısını olan gönüllüdeki gibi çok küçük ihtimal diğer aşıların gönüllülerinde de oluşabilirdi.
Biz şuan Çin’e çok ön yargılıyız ya hani, aşı menşeisinin Çin olması, o gönüllüde bu hastalığın görülmesinin nedeni değil. Umarım anlatmak istediğimi anlamışsınızdır.
Bu tüm bahsettiğim aşıların majör bir yan etkisi henüz bildirilmedi. Çoğunlukla görülen yan etkiler, enjeksiyon kolunda ağrı, hafif ya da orta ateş, bulantı vb.dir.
Hazır gündemdeyken, 19 Aralık cumartesi günü İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın dünya gündemine bomba gibi düşen açıklamalarına değineyim.
Mutlaka haberlerde ya da sosyal medyada koronavirüsün İngiltere’de mutasyona uğradığı haberinden sizde benim gibi dehşet içinde haberdar olmuşsunuzdur. Peki bu mutasyon, hastalığın seyrini nasıl etkiler, aşı çalışmalarına nasıl bir etkisi olur, sorularına yapılan açıklamaları sizlerle paylaşayım.
Mutasyon sonucu ortaya çıkan yeni tip koronavirüs, aslında İngiltere’de ilk Eylül ayında tespit edilmiş. Kasım ayının genelinde toplam vakalara bakıldığında vakaların dörtte birine yakınının bu yeni tip virüs ile bağlantısı olduğu ortaya konmuş. Aralık ayının daha ortasında iken ise, İngiltere genelindeki vaka toplamının üçte ikisinin yeni tip ile enfekte olduğu görülmüş. Bu çarpıcı oranlar ortaya çıkmaya başlayınca, kamuoyuna açıklama gereği duydular heralde (!).
İngiltere hükümeti Baş Danışmanı Prof. Dr. Chris Whitty ve Başbakan Boris Johnson’ın yaptığı açıklamaların birleştirdiğimizde, yeni tip koronavirüsün artık %70 daha bulaşıcı olduğu sonucuna varılıyor. Ancak hastalığın seyrinin ağırlaştırdığı ya da daha ölümcül olduğuna dair bir bulgunun olmadığı açıklandı. Daha sonradan bu tip bulgular ile karşılaşılırsa, DSÖ kamuoyuna gerekli açıklamayı yapacaklarını iletti.
İngiltere’de patlak veren yeni tip koronavirüsünü, aşıların alt edemeyeceği fikri panik ve korku yarattı haliyle aşı reddini savunmayan kesimlerde. Bununla ilgilide Almanya Sağlık Bakanı Jens Spahn, bu yeni tipinin aşılar üzerinde bir etkisin olmayacağını açıkladı. Zaten şu durumda yeni tip ile ilgili açıklananlar sadece daha bulaşıcı olduğuna yönelik. Aşının etkisiz kalma gibi bir durumunun söz konusu olmayacağı bu şekilde açıklanmıştır. Ardından bu konunun uzmanları tarafından yapılan açıklamalar da Almanya Sağlık Bakanını doğrular nitelikte. Aşının etkisiz kalabilmesi için tek bir mutasyondan çok daha fazlasının olması gerektiği belirtiliyor.
Gündemimizde olan Korona aşıları ‘ndan bahsettiğim yayının sonuna geldik.
Bu yayın tamamen sizleri bilgilendirmek amaçlı yazılmıştır. Aşıyı olup olmamak sizin elinizdedir. Benim bu yayın ile ilgili tek yorumum, Çin’in üzerinden negatif bir algı oluşması sebebiyle aşı kararsızlığı yaşayan “bazı” kişilerin ön yargılı yaklaştığını düşünüyorum. Gönüllünün birinde GBS görülmesi ve bir diğer gönüllünün aşıdan bağımsız intihar etmesi ise bu algının tuzu biberi oldu diyebilirim. Söyleyeceklerim bu kadar.
Umarım okurken sıkılmamışsınızdır, zira galiba biraz fazla bilimsel veriden faydalandım.
Herkese sağlıklı günler!
-Ceren
Ceren’e ait diğer tüm yayınlar için buraya tıklayın.
Sağlık konusunda daha fazla bilgiye ulaşmak istiyorsanız buraya tıklayın.
- Savunma Mekanizmaları – Stres ve Kaygıdan Benliğimizi Nasıl Koruyoruz - 19/02/2022
- Revuele Hydralift Hyalüron Gündüz Kremi Yorumu - 30/01/2022
- Simple Ferahlatıcı Yüz Temizleme Jeli Yorumu - 24/01/2022