Warcross ve Wildcard Kitap Yorumu – Marie Lu

Marie Lu Warcross ve devam kitabı Wildcard İncelemesi

Bir Miyazuwish yazısından daha herkese merhaba! Jazetel’e hepiniz hoşgeldiniz!

Bugün New York Times en çok satan yazarlarından Marie Lu‘nun ünlü Warcross ve devamında Wildcard isimli iki kitaplık serisinden bahsedeceğim.

Öncelikle, bu kitap ilk çıktığı zamanlar gerçekten herkesin elindeydi, herkes konuşuyor ve ne kadar harika bir kitap olduğundan bahsedip duruyordu. Tabii ben o zamanlar biraz gotik korku edebiyatına sarmıştım ( o kitaplar hakkında yazı da gelecek söz). Eh biraz da ağır ve edebi kitaplardı, bu nedenle çerezlik olarak gördüğüm bu seriyi indirimden alıp okumamıştım.

Korona döneminde ki boşluklardan faydalanarak, kafa dağıtmak adına elime aldığımda ise resmen nefes bile almadım!

Çerezlik ve belli bir konusu olan aksiyonumsu, gizemli kitapları bir gün içinde bitirme hobimi tabii ki bu kitapta da uyguladım ve bum!

İki kitap, üç gün içinde bitti!

Neyse çok uzatmadan konusunu anlatayım, sonra da zaten biraz spoiler içerikli düşüncelerimi paylaşacağım. Fakat bu sefer gerçekten fazla spoiler içerebilir, konusunu beğenirseniz ve spoiler’dan pek hoşlanmıyorsanız, ben bunu okurum derseniz diye uyarayım da önce hehe.

Warcross Konusu

Kitap, gerçekten para anlamında sıkışık, babasını kaybedince üzerine yüklü bir miktar borç kalmış kızımız Emika ile başlıyor. Emika gerçekten bir bilgisayar dahisi olmasına rağmen, sabıkası olduğundan ve liseden atılmış olduğundan iş bulamıyor. Dolayısıyla da ödül avcılığı yapıp polisin yakalamakla uğraşmadığı ve başına ödül koyduğu insanları avlayarak günlük para kazanmaya çalışıyor.

Bir de bir oyunumuz var, baya böyle gözlüğü takıyorsunuz, oyuna giriyorsunuz yani sanal gerçeklik oyunu. Warcross!

Wildcard

Orada kaçakçılık yapanları falan avlıyor kızımız. Bir de oyunun sahibi Henka Games‘in başındaki Hideo Tanaka var.

Yakışıklı, zengin, idealist ve herkesin sevgilisi!

Emika’nın ise idolü. Bir gün, Emika kimseyi yakalayamayıp beş parasız eve dönüyor ve ev sahibi kirasını ödemediği için evi boşaltmasını söylüyor. Tam da Warcross şampiyonası var o gün tabii. Kızımız da diyor ki, oyuncular dışında kimsenin giremediği oyun sahasına, görünmez olup gireyim. Sonra da oyunda gerçek paraya çevrilen sihirli küreleri satayım ve kiramı ödeyeyim.

Fakat bir terslik çıkıyor ve Emika bir anda kendini oyunun ortasına buluyor.

Herkesin onu görebileceği şekilde!

Oyun tabii ki iptal ediliyor, Emika hapse gireceğim korkusu ile Henka Games‘in aramalarını açmıyor. Ve sonunda dayanamayıp açtığında olan oluyor! Hideo Tanaka bizzat görüşmek istediğini ve büyük bir iş teklifi olduğunu söylüyor!

Warcross Konusu , genel hatlarıyla bu şekilde olan serinin ilk kitabında, gerçekten asla beklemediğiniz şeyler oluyor.

‘Ben ağır edebi kitaplar, klasiklerden bıktım. Böyle çerezlik, film gibi bir kitap lazım bana.’ derseniz, Warcross tam da aradığınız kitap!

Miyazuwish’in puanı 8/10

Ee hani çok beğenmiştin? Neden sekiz verdin ki? Diyenler olur mu bilmem ama açıklayayım, kitap gerçekten güzeldi fakat açıkçası biraz tahmin edilebilirdi. Ayrıca Hideo Tanaka kadar mükemmel bir adamı asla dinlemeyen Emika tuhaf tuhaf işlere girdi. Baş karaktere birazcık gıcık olmuştum sonunda…

İkinci kitabımız Wildcard ise, gerçekten bu kitabı okurken kafanızda oluşacak her soruya bir cevap, bir yol gösterici oluyor. Başta ak sandığınız şeyin dibinde kara çıkıyor, olaylar bambaşka bir yere, bir hikayeye gidiyor.

Öncelikle konusuna geçelim ikinci ve son kitabın, sonra açık açık konuşacağım hiç merak etmeyin!

Wildcard Konusu

Hideo‘yu anlamadan, dinlemeden, vazgeçirmeye çalıştığını söyleyip aslında sadece ağzına geleni sayıp giden Emika, ekibi Anka Süvarileri ile gizli saklı takılmaya devam ederken, bir anda kendini başına ödül konmuş şekilde, peşindeki suikastçilerden kaçarken buluyor. Gerçi, bir nevi kaçıyor değil de kurtarılıyor diyebiliriz.

Birinci kitaptaki kötü adamlar oldu mu size iyi karakter!

Emika’nın Hideo’ya olan aşk ve nefretini kullanan bu adamlar, ‘Biz Hideo’yu durduracağız’ diyerekten, Emika’yı gazlıyor. Fakat yok öyle bir şey!

warcross ve Wildcard

Nörolink ile insanlara hükmetmeye çalışan Kara Zırhlılar, Emika’yı resmen kitabın ilk yarısında kullanırken kızımız da ikili oynuyorum ayağına Hideo’nun yıllar önce kaybolmuş kardeşinin hikayesini aramaya başlıyor.

Hideo ise tamamen kendi derdinde, tarafsız bir şekilde kodladığı Nörolink yüzünden midir bilinmez, sabıkası olmayan siviller intihar etmeye başlıyor. Yani intihar oranları artıyor.

Hideo‘nun yıllarca yaratmaya çalıştığı adalet algısı ise yerini vicdan azabına bırakıyor.

Nörolink, gerçekten masum insanları intihara mı sürüklüyor?

Öyleyse Hideo, kaybolan küçük kardeşi için yıllarca üzerinde çalıştığı Nörolink ve Warcross ‘u kapatmak zorunda mı kalacak?

Asıl soru Kapatacak mı? Yoksa Emika’nın dediği gibi amacı diktatör olmak mı?

Pekala, kitabı hiç okumayanlar doğal olarak, ikinci kitabın konusundan gerçekten hiçbir şey anlamayacak. Ama bu bir seri. Yani konusunu sizlere kendimce anlatmış bulundum bir yerde.

Wildcard ‘a puanım 7/10.

Çünkü, Wildcard kitabının yarısı gerçekten beni bıktırdı. Emika o kadar rahatsız edici davranıyordu ki, gerçekten kafa atacaktım duvara. Hideo’yu kullanmaya kalktı, kötülerle anlaşma falan yaptı. Sonradan oradaki karakterlerden biri iyi çıkıp da Emika‘ya yardım etmeseydi Hideo ile ne kavuşabilirdi ne de kitap iyi bitebilirdi. Gerçekten.

Hideo’nun kardeşinin hikayesi inanılmaz üzücüydü. İlk kitapta kardeşi kaçırıldığı için Hideo’ya üzülüyordunuz ama onun acısı gerçekten hiçbir şey. Çocuğa yapmadıklarını bırakmamışlar, inanın bana. Kitabın sonunda en azından kendini bulması ve tamamen olmasa da kurtulmuş olması beni inanılmaz mutlu etmişti.

Ayrıca, kitabın en büyük olayı zaten bu küçük kardeş! Asla tahmin edemeyeceğim bir şeydi! Gerçekten!

Başta neden ölmediğini, nasıl kurtulduğunu inanılmaz merak etmiş, ihtimal bile vermemiştim. Kurtulmuş oluşu saçma bile gelmişti yani, hiç beklemiyordum!

Daha fazla Warcross ve Wildcard kitapları hakkında spoiler vermeden, bu haftanın yazısını sizlere sunuyorum!

Umarım iyi bir hafta geçirmişsinizdir!

Bir sonraki hafta görüşmek dileğiyle!

Daha fazla kitap incelemesi için tıklayın.

Miyazuwish

miyazuwish

miyazuwish

Merhabalar, ben miyazuwish, 20 yaşındayım. Hobi olarak yeni şeyler deniyorum ayrıca bir kaç tutam çeviri, iki üç parça yazı ve bir çay kaşığı oyun eklerseniz, hayatımı elde ediyorsunuz. Ha bir de ağlayarak ders çalışıyorum o da var. Umarım iyi anlaşabiliriz!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir