Mind Game Konusu ve Anime Film İncelemesi
Mind Game Anime Film Konusu ve İncelemesi ;
Gülü İstiyorsan Elbette Dikenine Katlanacaksın
Masaaki Yuasa‘yı tanır mısınız? Muhtemelen hayır ama belki de adamın ismini bilmeden bir serisini ya da filmini izlemiş olma ihtimaliniz olabilir tabii.
Bu yönetmenin özelliği ne derseniz kendisinin çok özel bir stilde seri ve film yapma özelliği var. Masaaki Yuasa bir eserde görsel açıdan güçlü anlar yaratmak için ayrıntılı çizimlerin ve şaşalı tasarımların şart olmadığını sektöre göstermiş isim. Yaptığı çoğu işteki sanat estetiğinde basit tasarımlar yatıyor ama bu estetiği nasıl kullanacağını bildiği için bu basitliği lehine kullanıyor ve görsel açıdan şahane işler çıkarıyor.
Kaiba, Devilman: Crybaby, Ping Pong: The Animation vs. bu tarz serileri yazıp yöneten bir isim ve görsel açıdan deneysel işler olduğunu da söyleyebilirim. Kendisinin sektörde büyük ve saygın bir yeri var bu yüzden. Elbette benim de en sevdiğim yönetmenlerden.
Yaptığı işlerden 2 tanesi favorilerime giriyor. Devilman: Crybaby hakkında uzunca bir analiz yazım var. O yazıyı yazmak için mangasını bir kere okuyup animesini de 3 kere izlemiştim üşenmeyip. Öylesine çok severim.
Diğer en sevdiğim işlerinden biri de Kaiba’dır. Yu-Gi-Oh’daki Kaiba değil hayır, karıştırmayalım. Yuasa’nın işleri arasında pek bilinmeyen ya da ilgi görmeyen bir seri. Sebebi ne emin değilim ama sanırım görsel açıdan pek kimseyi çekmemesi ile alakalı. Görsel dizaynı 30’lu yılların çizgi dizilerindeki estetiğini gününe uyarlayan bir seri idi aslında. Ben de bunu sevmiştim baya ama sanırım pek kimsenin ilgisini pek de çekmiyor gibi.
Yuasa’nın güncel işleri de bulunmakta ve bulunmaya devam edecek gibi de görünüyor. Çok üretken bir adam. Ama bugün sizlere güncel işlerinden birinden bahsetmeyeceğim. Başka bir zamana kısmet olursa bahsederim. Bugün sizlere 2004 yılında çıkarmış olduğu Mind Game isimli filminden bahsedeceğim.
Mind Game
Ölmüşle Olmuşa Bir Çare Var Mıdır?
Hikâyemiz garip bir şekilde açılışını yapıyor. Film şeridi gibi bir kurgu ile ne olduğuna anlam veremediğiniz karışık kesitler görüyoruz başta ve filmin ismi ortaya çıkıyor. Sonrasında da normal bir kurguya geçiş yapıp hikâye ana karakterimiz Nishi‘yi gösteriyor.
Nishi, Myon isimli bir kıza yanık bir karakterdir. Hem de uzun zamandır öyledir ve tabii bu platonik bir durum da değil. Myon’a karşı açılmış ve Myon da ona karşı boş olmadığını açıklamıştır ana karaktere. Ama zaman içerisinde ne olduysa Myon başkası ile evlenmeyi düşünüyordur artık ve ana karakter de bu durumda kendini yıkılmış hissetse de bunu belli etmemeye çalışır.
Sanki bunu hiç sorun etmiyormuş gibi sevdiceğini kutluyor ve onunla bir ramen dükkânına gidiyor. Her şey de bu dükkan da başlıyor zaten. Dükkana iki tane tehlikeli tip giriyor ve bir adamı aradıklarını söylüyorlar. Dediklerine göre adam bu dükkanın sahibiymiş ama adamın kendisi tatile gitmiş olduğundan dükkana onun yerine başkası bakıyordur.
Bu tehlikeli tiplerden birisi sinirine fazla hakim olamayıp ortalığı dağıtmaya başlar ve buradan da olaylar gelişir artık. Bu hengame içerisinde ana karakterimiz gülünç bir şekilde öldürülür ve öteki dünyaya göçer (Nasıl öldüğünü kendiniz görseniz daha iyi). Tabii bu anlattıklarım spoiler değil bu arada. Ana karakter öldükten sonra öteki dünyada tanrı ile karşılaşır.
Tanrıyla bu karşılaşması ile artık yok olma zamanının geldiğini öğrenen ana karakter duruma isyan eder ve tekrardan hayata dönmek için oradan kurtulmaya çalışır. Tanrı buna engel olmaya çalışsa da sonradan sanki amacı zaten buymuşcasına izin verir ve ölümünden birkaç saniye öncesine geri yollar.
İşte burada ikinci bir şansı alan ana karakter artık ezik haline bir son vermeye karar veriyor ve onu normalde öldüren kişiyi öldürmeden önce davranıp o öldürüyor. Buradan itibaren de artık Mind Game girişini tamamlamış oluyor ve garip olaylar boy göstermeye başlıyor.
Anime Filmi İncelemesi
Durumundan Şikayet Etme, Onu Güzel Kılmaya Çalışmak Senin Elinde
Öncelikle şunu diyeyim, bol olay örgülü bir senaryo bekliyorsanız yanlış yerdesiniz. Mind Game ‘in büyük bir kısmı tek bir mekânda geçiyor. Her ne kadar çeşitli bölgelerden görsellere sahip olsa da. Bu sizi yanıltmasın. Bu mekânın kendisini de söylemeyeceğim tabii. Pek sıra dışı sayılan bir yerde sizlere konusunu anlatıyor anime. Peki bunu iyi bir şekilde nasıl mı yapıyor?
Karakterleri ile yapıyor. Filmin 4 tane önemli karakteri var. Bu 4 karakterin de seyirciye bir mesajı var, bu mesajı alabilmek de sizin elinizde. Kimisi saçını keserek bulunduğu duruma bir tepki gösterip bir mesaj veriyor, kimisi de bu durumdan kurtulmaya çalışarak ve kimisi de kaçmak yerine bulunduğu durumun iyi taraflarını değerlendirerek.
Hikâyesinde aslında bolca olay örgüsü ile süsleyecek potansiyeli var filmin. Dediğim gibi Mind Game ‘in başında film şeridi gibi kesitler görüyoruz. Bunları başta anlamasak da, sonda hepsi bir anlama kavuşuyor ve hikâye ile bağlantıları olduğunu görüyoruz.
Bu durumda yönetmen istese bu kısımları ele alıp bir film de yapabilirmiş ama bunu tercih etmiş. Bu tercihini iyi de kullanmış tabii ama ben kişisel tercih olarak bunu istemezdim. Bol olay örgüsü ile işlemesini tercih ederdim ama bu benim kişisel bir sorunum tabii.
Bana hitap edilmesi konusunda biraz daha uzak olan bir seçimi kullanmış olsa da Yuasa; izlerken keyif aldım yine de. Sadece dediğim gibi olsaymış muhtemelen harika bulacağım bir anime olacakmış.
Mind Game Karakterler
Hayatı Çekilir Kılmak, Başkaları ile Mümkündür
Karakterler bu durumda hikâyenin kendisi oluyor tabii. Anime olay örgüsü ile hikâyesini anlatmaya çalışan bir film değil. Karakterlerin durumları, gelişimleri ve sonuçları iyice verilebilmiş. Bu yüzden gözümde derdini iyice anlatabilmiş bir film Mind Game.
İçinde bulunduğunuz durumu kabullenip güzel kılmak iyi bir şeydir belki. Ama bir yandan da bu durumdan kurtulup hayatınızı daha iyi bir noktaya sokma şansınız da olabilir. Tabii bu isteğe giden yol büyük çileler ve zorluklarla dolu olabilir. Başarılı da olamayabilirsiniz. Başarılı olsanız da sonuç yine de istediğiniz gibi olmayabilir. Mind Game‘in anlatmak istediği şeyi tam olarak çıkaramayacak olmanız mümkün.
Sürreal Bir Estetik Eşliğinde Yolculuk
Kaç tane anime izledim tam emin değilim. Aralarında detaylı ve güçlü ışıklandırmalara sahip animeler izledim. Normal kalitede ve tipik görsellere sahip animeler de izledim. Sıra dışı estetikte olan seriler de izledim JoJo gibi. Anime sektörü bu konuda bir çeşitliliğini ortaya koymuş. Genelde tipik estetikler daha çok öne çıksa da; böyle farklı şeyler de var. Sürreal şeyler de var, aynı Mind Game gibi.
Mind Game‘in bir estetik anlayışı yok aslında. Birçok estetik anlayışı var dersem daha doğru olur. Zira tek bir stil üzerinden yürüyen bir film değil.
Bu konuda en yakın verebileceğim örnek FLCL animesi olur. Belli bir çizgi anlayışı yok. Karakterlerin belli bir perspektif açıları yok. Lastik gibi esnek bir estetik kullanımı var serinin aynı çocuk çizgi film/dizileri gibi. Bana aynı Shaft’ın animelerini anımsattı bu konuda. Monogatari serisine de bakabilirsiniz bu konuda.
Her an ne olacağı çok belli olmuyor. Her kare farklı bir keyifti benim için. Temelinde bir basitlik var diyebilirim ama öyle bir yönetmenlik sağlamış ki; hayran oluyorsun. Arka plan çizimleri de öyle. Bazı planlar direkt taslak gibi hatta.
Sketch tadında olan çizimler de var ve açıkçası bu bile hoş geliyor. Yazdığım gibi; yönetmenlik böyle bir şey. Akıllıca bir görsel sunumu var diyerek özetlemek mümkün. Mesela ortalama üstü bir görselliğe sahip olan bir animenin o yönünden keyif almam. Halbuki çizim detayı olarak Mind Game‘den üstün olsa bile. Çünkü burada esas devreye giren şey sunum. Onu nasıl adam edip sunduğun önemli.
Mind Game Anime Filmi
Bazı Animeler Sanattır
Mind Game akılları zorlayacak şekilde sunulan bir sanat eseri gözümde. Daha uçuk örneklerini tabii gördüm ama yine de sözleri hak ediyor. Sadece lafta sürreal demiyorum tabii. Bazı sahneler cidden sürreal. Bazı sahnelerin canlandırılma şekli olağan dışı. Adeta sürrealizm ile yeniden bir yorumlama diyebilirim o sahneler için.
Yuasa’nın aklı normal çalışmıyor ona eminim. Hayata farklı bir göz ile bakıyorsa şaşırmam. Bu sadece Mind Game‘e özel bir durum değil çünkü. Yuasa’nın diğer işleri de böyle.
Estetiğinde bir diğer numarası da karakterlerin sıfatları. Bu sıfatlar bazen saf çizim yerine, fotoğraf ve çizim karışımından oluşan sıfatlar olabiliyor. Daha önce böyle bir şey görmemiştim sanırım. Tabii çıkış tarihi için. Yoksa ilk Bakemonogatari’de gördüm yanlış hatırlamıyorsam. Tabii Mind Game daha önce çıktı. Bakemonogatari, Mind Game‘den ilham almıştır belki o yüzden bilemem.
Bir de yönetmenlik için şu tarafı da övmem gerek; açılar. Filmin açılarını çok beğendim dersem yalan olmaz. İlk sahneleri o konuda özellikle başarılı buldum. Ramen dükkanın her açısında ayrı bir keyif aldım sanırım. Mind Game ‘in havasını çok güzel yansıtan sahneler olsa da tabii bu giriş sahnesi sonrası filmin havası artık alakasızlaşıyor. Bu sebepten dolayı da giriş kısmı insanı yanıltabiliyor demedi demeyin.
Renklere de değinmeden edemeyeceğim. Güzeller zaten ama bazen sahnelerin moduna göre renkler değişime uğruyor onu da fark ettim. Hoş bir detay olmuş. Tabii sürreal sahnelerde renkler esas parlamasını yapıyor. Estetk kullanımı aslında filmdeki en büyük tempo diyebilirim. Dediğim gibi film olay örgüsü babında ağır. Seyirciyi daha çok görsel tarafı ile ayakta tutuyor. Özellikle araç kovalama sahnesinde estetik şekilden şekle girerken bunu daha iyi anlıyordum.
Mind Game Müzikleri
Ses Deneme 1-2-3
Filmin müzikleri için aynı şeyi diyemeyeceğim ama. Şimdi filmin müzikleri iyi ya da kötü demek istemiyorum tabii. Daha çok geri planda kalmalarından bahsediyorum. Çünkü görsellik gözünün önünde o kadar kuvvetliyken, müziklere dikkat edemiyorsun. Belki o da bir yönetmenlik ile düzeltilebilirdi bilmiyorum. Böylesine güçlü sunumda müzikleri de bir güzel verebilseydi bence tam olurdu ama bu kesinlikle filmin kalitesini aşağıya çeken bir unsur değil.
Sürreal sahnelerde müzikler yine kendini hissettiriyor ama akılda kalıcı olduklarını söyleyemem. Dinlerken ayrı bir keyif kattığını da. Tabii kendi adıma konuşuyorum o ayrı. Belki başkasında olmamıştır ve izlememiş olanlarda da olmaz.
Seslendirme kısmı ise yine Japon klasiği. Japonlar seslendirmede muhteşem oldukları için artık övme gereği duymuyorum. Çünkü bu muhteşemlik artık sıradan bir şey olmaya başladı. Ana karakter için hariç diyebilirim ama. Onun seslendirme performansını genel olarak yeterli bulamadım. Onun dışında yine bildiğimiz Japon klasiği.
Peki Ne Anlattı Bize Mind Game
Bazı eserler vardır, ne anlatmak istediğini bence net olarak söylemez. Belli bir sınır içerisinde çokça şeyleri birden anlamana müsait bir yapıda olurlar. Ne anlamak istiyorsan o gibisinden. Mind Game de bunu yapmış bence ama kesin bir şey diyemem tabii. Ne anlattığı konusunda emin olamasam da sanırım genel olarak insanın kendini dışarıya kapatmaması lazım tadında bir mesajı var.
Tavsiye ediyor muyum peki? Yani şu kadar yazıyı okuduysanız anlamanız lazımdı şimdiden. Tabii ki tavsiye ediyorum.
-Ahmet Ömer Bakır
- JoJo Part 6 – Stone Ocean Anime İncelemesi - 21/03/2021
- Mind Game Konusu ve Anime Film İncelemesi - 21/02/2021
- The Disaster Artist Konusu ve Film İncelemesi - 07/02/2021