Astronomi Nedir, Tanımı ve Tarihi – Astronomiye Dair Her Şey
İnsanoğlu göğe ve çevresindeki evrenin düzenini araştırmaya kendini adamıştır. Takımyıldızının (gece gökyüzünde beliren desenlerin) hareketlerini gözlemlemek en kolayı olsa da, yörüngeler ve gezegenlerin hareketleri gibi diğer göksel olayları da astronomi inceler.
Astronomi Nedir?
Tanımı
Güneşin, ayın, yıldızların, gezegenlerin, kuyrukluyıldızların, gazların, galaksilerin ve dünyevi olmayan yapıların ve olayların incelemesidir. NASA astronomiyi basitçe ‘’yıldızların, gezegenlerin ve uzayın bilimi” olarak tanımlar.
Astronomi ve astroloji tarihsel olarak birbiriyle ilgilidir. Ama astroloji bilim olmayıp artık astronomi ile ilgisi olmadığı kabul ediliyor.
Aşağıda astronominin tarihini ve evren bilimini de içeren ilgili olduğu alanları tartışacağız.
Tarih boyunca astronomi gök cisimlerine odaklanmıştır. Astrofizik ile yakından ilgilidir. Kısaca, astrofizik astronomi fiziğinin incelenmesini kapsar ve etrafındaki nesnelerin hareketine, özelliklerine ve davranışlarına odaklanır. Bununla birlikte, modern astronomi bu yapıların karakteristik ve devinimsel birçok bileşenini içerir. Bu iki terim günümüzde birbirinin yerine sık sık kullanılıyor.
Modern astronomi, teorik ve deneysel olmak üzere iki başlıkta incelenir:
- Deneysel (gözlemsel) gökbilimciler yıldızların, gezegenlerin, galaksilerin vb doğrudan incelenmesine odaklanır.
- Teorik gökbilimciler ise sistemlerin nasıl evrilmiş olabileceğini modeller ve analiz eder.
Diğer bilim alanlarının aksine, gökbilimciler bir sistemi doğumdan ölüme kadar tamamen gözlemleyemezler. Bunun yerine, gökbilimciler nasıl oluştuklarını, evrimleştiklerini ve öldüklerini belirlemek için çeşitli evrim aşamalarındaki yapıların anlık görüntülerine güvenir. Çünkü dünyanın, yıldızların ve galaksilerin yaşam süreleri milyonlarca hatta milyarlarca yıl sürer.
Teorik gökbilimciler simülasyon oluşturmak için gerçekte toplanan bilgileri kullanır. Gözlemler ise modelleri doğrulamaya veya ufak düzenlemeler yapmaya yarar. Bu nedenle teorik ve gözlemsel astronomi karıştırılma eğilimindedir.
Astronomi , bilim adamlarının belirli nesneler ve olaylar üzerinde uzmanlaşmasına olanak tanıyan bir dizi alt alana bölünmüştür:
Gezegen Bilimciler
Gezegen bilimciler gezegenlerin gelişimi, evrimi ve ölümü üzerine yoğunlaşır. Birçoğu Güneş Sistemi içindeki dünyayı inceler. Bazıları ise neye benzedikleri hakkında varsayımda bulunmak için etrafındaki gezegenler hakkında giderek artan kanıtları kullanır.
University College London’a göre gezegen bilimi “astronomi, atmosfer bilimi, jeoloji, uzay fiziği, biyoloji ve kimyanın bakış açılarını içeren disiplinler arası bir alandır”.
Yıldız Bilimciler
Yıldız bilimciler gözlerini yıldızlara çevirirler. Bu yıldızlara kara delikler, nebulalar (bulutsular), beyaz cüce gezegenler (white dwarfs) ve yıldız ölümlerinden kurtulan süpernovalar dahildir.
Kaliforniya Üniversitesi, Los Angeles “yıldız astronomisinin odak noktası, evrende meydana gelen fiziksel ve kimyasal süreçlerdir” diyor.
Güneş Bilimciler
Güneş bilimciler zamanlarını tek bir yıldızı -Güneşimizi- analiz ederek geçirirler.
NASA’ya göre, “Güneş’ten gelen ışığın miktarı ve kalitesi zaman ölçeklerinde milyon saniyeden milyarca yıla kadar değişiyor”. Bu değişiklikleri anlamak, bilim insanlarının Dünya’nın nasıl etkilendiğini anlamasına yardımcı olabilir. Güneş, diğer yıldızların nasıl çalıştığını anlamamıza da yardımcı olur.
Galaktik Bilimciler ve Galaksi Dışı Gökbilimciler
Galaktik bilimciler galaksimiz Samanyolu’nu incelerken: galaksi dışı gökbilimciler bu yıldız koleksiyonlarının nasıl oluştuğunu, değiştiğini ve öldüğünü belirlemek için onun dışına bakarlar.
Wisconsin-Madison Üniversitesi, “Yıldızların ve gazların dağılımında, birleşiminde ve fiziksel koşullarındaki kuruluş modelleri evrimleşen galaksimizin tarihinden izler taşır.” diyor.
Kozmologlar
Kozmologlar evrene bütünüyle, Büyük Patlama’daki (Big Bang) doğumundan şimdiki evrimine, nihai ölümüne odaklanır. Astronomi genellikle (her zaman değil) çok somut, gözlenebilir şeylerle ilgilidir. Oysa kozmoloji genellikle evrenin büyük ölçekli özellikleri ve sicim teorisi, karanlık madde ve karanlık enerji gibi ezoterik, görünmez ve bazen sadece teorik şeylerle, çoklu evrenler kavramı ile ilgilenir.
Astronomik gözlemciler, evrendeki nesneleri geniş bir alanda incelemek için elektromanyetik spektrumun farklı dalga boylarına (radyo dalgalarından görünür ışığa, X ışınlarına ve gama ışınlarına kadar) dayanır.
İlk teleskoplar çıplak gözle görülebilen basit optik çalışmalara odaklandı. Bugün birçok teleskop da bunu sürdürüyor.
Işık dalgaları daha az enerjikken daha hızlı hareket eder. Ancak daha fazla enerjik hale geldikçe daha yavaş hareket eder. Bu yüzden farklı dalga boylarını incelemek için farklı teleskoplar gereklidir.
Daha enerjik radyasyon daha kısa dalga boyuna sahip olup ultraviyole, X-ışını ve gama ışını şeklinde görünür. Daha az enerjik nesneler ise daha uzun dalga boylu kızılötesi ve radyo dalgaları yayar.
Astrometri
Astronominin en eski dalı olan astrometri gök cisimlerinin konumlarının ve hareketlerinin ölçümüdür. Bu hareketlerin kesin hesaplamaları, diğer alanlardaki gökbilimcilerin, gezegenlerin ve yıldızların doğumunu ve evrimini modellemesine; tutulmalar, meteor yağmurları ve kuyruklu yıldızların görünümü gibi olayları tahmin etmelerine olanak sağlıyor.
Planetary Society’e göre “Astrometri, Güneş dışı gezegenleri tespit etmek için kullanılan en eski yöntemdir”.
İlk gökbilimciler gökyüzündeki yapıları fark ettiler. Bunun üzerine yıldızların hareketlerini izlemek ve tahmin etmek için onları düzenlemeye çalıştılar. Takımyıldız olarak bilinen bu yapılar, geçmişte insanların mevsimleri ölçmesine yardımcı oldu.
Yıldızların ve diğer gök cisimlerinin hareketi dünya çapında izlendi. Çin, Mısır, Yunanistan, Mezopotamya, Orta Amerika ve Hindistan’da daha yaygındı.
Bir astronomun görüntüsü, gece geç vakitlerde teleskopta yalnız bir ruhtur. Aslında günümüzün en zorlu astronomisi, bilgisayar tarafından kontrol edilen uzak teleskoplarda yapılır. Bu teleskoplar yeryüzünde veya uzayda yapılan gözlemlerle astronomların bilgisayar tarafından oluşturulan verilerini ve görüntülerini izleyerek çalışır.
Fotoğrafçılığın -ve özellikle dijital fotoğrafçılığın- ortaya çıkışından bu yana, gökbilimciler yalnızca bilime katkı sağlamakla kalmadı. Aynı zamanda halkı büyüleyen harika uzay resimleri de sundu.
Gökbilimciler ve uzay uçuş programları gezegenimizin çalışmasına ayrıca katkıda bulunurlar.
Bu konuda daha fazla yazı için buraya tıklayın.
Bu yazının orijinaline www.space.com adresinden ulaşabilirsiniz. İyi okumalar…
-Pythia