Dil Öğrenmek : Yeni Bir Dil Öğrenmek İçin 3 Sebep
Dil öğrenmek hepimizin hayali öyle değil mi?
Kim birkaç tane dil bilmeyi istemez ki?
Özellikle son zamanlarda işverenler dil şartı koşuyorken dil öğrenmek harika bir fırsat.
Ben de Fransızca ve Japonca öğrenmeyi çok istiyorum fakat nasıl yapacağımı bilemiyorum. Bu yüzden bir dil öğrenme serisi yapmaya karar verdim. Bundan böyle her hafta dil öğrenmeyle ilgili bir makale çevireceğim ve böylece hep beraber nasıl dil öğrenilir hangi yöntemler kullanılmalı, hangi hatalara düşmemeliyiz, anlıyorum ama konuşamıyorum problemini nasıl aşacağız sorularına cevap bulacağız.
Hepinize keyifli okumalar, bu yolda edindiğiniz tecrübeleri bizimle paylaşmayı unutmayın!
Dil Öğrenmek
Yeni Bir Dil Öğrenmeniz İçin 3 Sebep
İlk Korece öğrenmeye başladığımda günlük hayatta kullanacağım bilgiler üzerinde pratik yapmaya çalışıyordum, bunun sebebi bunun daha yararlı olduğunu düşünmemdi. Daha sonra becerilerimi yabancı ülkelerin insanlarıyla iletişime girmek için kullanabileceğimi düşündüm. Ama dil öğrendikçe fark ettim ki dil öğrenmek göründüğünden daha fazla.
İlk başta çok şaşırmıştım: Başka insanların ilginç gezi hikâyelerini dinlediğimde ne kadar etkin olman gerektiği hakkında çok şey duymuştum ama bunu seyahate bağlamıştım, dil öğrenmeye değil.
Dil öğrenmek sadece iletişim kurmak değil miydi?
Artık -birkaç dil öğrendikten sonra- kesinlikle dil öğrenmenin ne kadar çok avantajı olduğunu daha iyi anlıyorum.
Yeni Bir Dil Öğrenmek İçin 3 Sebep
- 1. Yeni Bir Dil Dünyayı Daha Anlaşılır Kılıyor
Sözlükte dil “dilbilgisi, kelimeler ve seslerden oluşan iletişim sistemi ya da belli ülkedeki insanların kendi arasında kullandığı iletişim sistemidir” cümlesi ile tanımlanmış.
Biz de dilleri böyle tanımlama eğilimindeyiz ama diller bundan daha fazlası. Sadece biriyle aradaki iletişim aracı değiller, aynı zamanda dünyadaki farklı kültürleri anlamak için bir araçlar. Her deyim farklı söz dizimi ve dil bilgisi kurallarıyla çevremizdeki dünyanın farklı bir yorumunu yansıtır.
Bunu ilk defa Korece öğrenmeye başladığımda fark etmiştim: Batı dillerinde sahip olunan şeylerden bahsedilirken iyelik zamirleri kullanır “benim evim” ya da “yemeğim” tarzı şeyler söylenir. Korece de zamirlerin standart kullanımı topluluk kalıbını kullanır, dolayısıyla konuşurken “bizim evimiz” ve “yemeğimiz” şeklinde konuşurlar.
Aynısı İngilizce ve Fransızca deyimler için de geçerli. Fransızcada daha soyut kavramlar kullanılır fakat İngilizcede somut ve daha uygulanabilir deyimler kullanılır.
Basit kullanım tercihlerinden çok bu farklılıklar, bir dile özgü dünyanın kimliği ve algısına derinlemesine yansır. Dil öğrendikçe bunları fark edip siz de çok şaşıracaksınız.
Faydaları birbiriyle muazzam bir şekilde bağlantılı, sadece yeni kültürleri keşfetmekle kalmayıp aynı zamanda yeni bir tarih görüşü, farklı bir uzay ve zaman anlayışına da dönüşür. Bir kez dil öğrenmeye başlarsanız, bakış açınızın daha geniş bir perspektif kazandıkça değiştiğini fark edeceksiniz.
“Başka bir dil öğrenmek sadece aynı şeylerin farklı kelimelerle ifade edilişi değil, bir şeyler hakkında düşünme için farklı yollar keşfetmektir.”
-Flora Lewis
- 2. Dil Nöroplastisiteyi İyileştirir
Dil öğrenmenin ana faaliyetlerinden biri öğrenmedir. Günlük yaşamını anlatmak için yeni kelimeler keşfedersin, kalıpları öğrenirsin. Ayrıca diksiyon ve telaffuz kadar söz dizimi kurallarını da öğrenirsin.
Dil öğrenmenin gerekli adımlarıyla yeni beceriler kazanıyormuşsunuz gibi görünse de aslında nöroplastisite diye bilinen bir olguyu deneyimliyorsunuz. Bu nedenle beyninizin yapısı çok derin bir şekilde etkileniyor. (İyi yönde)
Aslında bu aktivitelerin hepsi beyindeki bağlantıları ve beynin merkezindeki gri maddeyi artırır. Çalışma esnasında parietal korteks ve prefrontal korteksi uyarır.
–parietal korteks : dikkat ve ilginin en önemli noktası
–prefrontalkorteksi : bilişte etkin nokta
Bu özelliklerin tümü daha iyi bir hafıza edinmeyi sağlar ve bunamayla savaştığı kanıtlanmıştır. Aslında yeni bir dil öğrenirken beyniniz yeni kavramları ve fikirleri birbiriyle bağlamak için yeni yollar oluşturur. Aynı zamanda yeni bir dil ile beyni nöronal bağlantılarda da esnekliğe teşvik ediyorsunuz.
- 3. Yeni Bir Dil Düşünceyi Sözelleştirmeye Yardımcı Olur
Hepimiz bu duyguyu hissetmişizdir. Bir düşünceyi açıklamaya çalışıyorsun ama hiçbir kelime veya örnek bu düşünceni açıklamaya yetmiyor, değil mi?
Kei Miller’ın 2014 koleksiyonunda zekice belirttiği gibi “Her yeni dil bu dünyanın kısmi bir haritasıdır.”
Gönül kelimesinin İngilizceye direkt çevrilmediğini ve the kelimesinin Türkçede bir karşılığı olmadığını öğrendiğimde çok şaşırmıştım.
Her kelimenin kendine ait bir geçmişi, tonu ve nüansı olması çok hayran kalınası bir durum. Bunlar cümle içinde daha anlamlı bir hale gelir. Bu aynı zamanda kişinin düşüncelerindeki derinliği aktarmada her dilin biraz kusurlu olduğu anlamına da geliyor.
Tüm bu kusurları yavaş yavaş yeni diller doldurur. Çünkü dil öğrenme evrenin parçalarını yavaşça bir araya getirmemizi sağlar. Düşüncelerini keşfetmenin ve ifade etmenin yanı sıra, bunları insanlara nasıl aktaracağını da keşfetmenin fırsatına sahipsin. Nüansları ve çevremizdeki dünyayı yeni bir ışık altında anlamak için her dile özgü bakış açılarını keşfetmek için bir şansınız var.
Çeviri: Sura
Metnin orijinaline ulaşmak için medium.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Kendinizi geliştirmek için okuyacak içerik arıyorsanız burada mükemmel içerikler bulabilirsiniz!
- Duygusal İstismarda Bulunan 5 Anne Türü - 17/06/2022
- Gaslighting: En Çok Kullanılan Manipülasyon İfadeleri - 16/06/2022
- Mental Sağlığımız Aslında Neden Önemlidir? - 03/06/2022
“Başka bir dil öğrenmek sadece aynı şeylerin farklı kelimelerle ifade edilişi değil, bir şeyler hakkında düşünme için farklı yollar keşfetmektir.”
Bu söz gerçekten hoşuma gitti.Bütün bu yazıyı özetliyor gibi.
Az sözle çok şey anlatan ve dillere farklı bir bakış açısıyla bakmamızı sağlayan, çok zekice söylenilmiş bir söz. Umarım size faydası olmuştur 🙂