Mitolojide Ölümsüzlük Sırları: Yunan, Hint, Japon Mitolojisi ve Daha Fazlası
Mitolojide Ölümsüzlük Sırları
Bu yayında sizlere dünya mitoloji lerinde ölümsüz olma yolundaki sırlardan bahsedeceğim.
Ölüm, insanların korkulu rüyası. “Kimler daha çabuk ölür” ve “nasıl ölürüz” ün cevabı bulunmuşken, “nasıl ölmeyiz” in cevabı bir türlü bulunamamıştır. Bu nedenle geçmişte de günümüzde de “nasıl ölmeyiz” sorusunun cevabı için arayış içindeydik, arayış içindeyiz ve arayış içinde olmaya devam edeceğiz. Taa ki elle tutulur bir şeyler bulana kadar.
Geçmişte simyacılar, çeşitli mitler ve destanlardaki ölümsüzlük vaat eden besinler ölümsüzlük arayışına heyecan verirken, günümüzde ise, sonsuz yaşamın mümkün olabilirliği hususunda gerek teknolojik gerek biyolojik araştırmalar ve deneyler devam etmekte.
Ben, geçmişteki ölümsüzlük arayışının bir ayağı olan mitolojide ölümsüzlük sırları ‘nı sizler için araştırdım.
AMBROSİA
Yunan mitolojisinde yunan tanrı ve tanrıçalarının en kutsal yiyeceğidir. Bu yiyeceği yiyenin cildinin tertemiz olacağına, daha çekici görüneceğine, gençleşeceğine inanılır.
Bu yiyecekle ilgili tek bilinen şey içinde bal olduğu. Diğer malzemeler hakkında bir bilgi bulunmamaktadır.
Yunan mitolojisi ‘ne göre, zaman tanrısı Kronos, doğacak oğullarından birinin onun tahtını elinden alacağı korkusu ile eşi Rhea’nın doğurduğu bütün çocukları yer. Rhea, bir tek oğlu Zeus ’u Kronos’tan saklayabilir.
Rhea, Zeus’u gizlice Girit Adası’na gönderir. Orada kartallar ve güvercinler onu ambrosia ve nektar ile besler. Bu yiyecekler sayesinde Zeus, ölümsüz, güçlü bir tanrı olarak büyür.
Ambrosia ‘yı internette arattığımızda değişik tarifler çıkmakta. Ancak bunların hiçbirinin mitolojide bahsedilen ambrosia olmadığını söyleyebilirim. Hiçbirinin ölümsüzlük iddiası yok yani.
Sizlere bir küçük ambrosia tarifi sunayım o zaman;
-1 kase yoğurt veya krema
-1 tatlı kaşığı bal (isteğe bağlı daha fazla da olabilir)
-1 yemek kaşığı yulaf ezmesi veya granola
-5-6 adet ceviz içi
-Portakal, elma, mandalina, vişne,çilek gibi çeşitli taze meyveler
-isteğe bağlı üzerine Hindistan cevizi
Kaseye bu malzemeleri dilediğiniz sırayla ve şekilde koyabilirsiniz. Son olarak da üzerine bal ve hindistan cevizi gezdirirseniz bence çok hoş olur.
NEKTAR
Yunan mitolojisi ‘nde tanrı ve tanrıçaların, ambrosia ile birlikte tükettiği ölümsüzlük içeceğidir, aynı zamanda merhem olarak da kullanıldığı biliniyor. Nektar, güvercinler tarafından batıda bir yerden Zeus ve diğer tanrı ve tanrıçaların içmesi için Olympos Dağı’na getirildiği söylenir.
Tanrıça Afrodit , nektarı parfüm olarak kullanırken, Apollo’nun, ölü bedenlerin çürümesini engellemek için kullandığı söylenir.
Nektar , bildiğimiz bal özüdür.
SOMA
Hint ve Pers mitolojisi ‘nde adı geçen, onu içen herkese ölümsüzlük vaat ettiği söylenen ilahi bir içecektir. Ateş tanrısı Agni ve Indra tarafından çokça tüketildiği söylenmektedir.
Hinduizm’in kutsal metinleri olan Vedalar’ın ilk bölümü olan Rigveda ’da, soma içeceğinin tatlı, damlaları parlak, renginin ise kahverengi veya kırmızı olabildiğinden bahsedilmektedir.
Okyanustan bir süt olarak bilinir. Okyanusun çalkalanması sırasında oluşur.
KUTSAL ŞEFTALİLER
Çin mitolojisi nde, kutsal şeftalileri tanrılar tarafından uzun ömürlü olabilmek için tüketilmekteydi. Bu şeftalilerin ekicileri, Çin imparatoru ve eşi Xi Wangmu’dur. Tanrıların ölümsüzlüğü için bu şeftalileri onlarla seve seve paylaşmışlardır.
Bu şeftali ağacının bir de koruyucusu vardır. O da maymunlar kralı Sun Wukong.
Sun Wukong , bir gün yasak olmasına rağmen olgunlaşmış şeftalilerden birini yer. Bunu öğrenen imparator ve eşi, ona büyük bir ceza vermek isterler. O zamanlarda onun için en büyük ceza idamdır. Ancak, Sun Wukong, o şeftaliyi yemişti bir kere, ve artık o da bir ölümsüzdü. Bu nedenle başka bir ceza düşünülmeliydi. Tanrılar kendi aralarında kararlaştırdılar ve onu beş yüzyıllığına batıya sürgün ettiler.
Kutsal şeftali ağacı her bin yılda bir kere yaprakları yeşerirdi. Meyvenin oluşup olgunlaşması için ise üç bin yıl gerekirmiş. Yani tanrılar, bu kutsal şeftalileri yiyebilmek için dört bin yıl bekliyorlarmış. Maymunlar kralına verilen cezanın sebebi de az çok belli görüldüğü üzere.
NİNGYO
Japon mitolojisi nde, deniz kızına benzeyen bir yaratık olan ningyo eti yiyen ve 800 yıl yaşayan bir rahibenin olduğu anlatılmaktadır.
Ningyo , sazan balığı ve maymun karışımında görünen, denizde yaşayan bir yaratıktır. Bu yaratık yakalandığında kötü şans ve fırtınalı hava getirdiğine inanılır. Eğer kıyıya vurmuş olarak bulunurlarsa savaş alameti olduğu düşünülürmüş.
Bu 800 yıl yaşamış rahibenin öyküsünden bahsedeyim o zaman.
Bir gün bir adam eve bilmeden kızının yemesi için ningyo eti getirir. Kızı, bu eti yer ve anlatılana göre ölümsüzlükle lanetlenir.
Bu kız, yıllar sonra evlenir ve çocukları olur. Ancak ölümsüz olduğu için, bir insanın belki de başına gelebilecek en kötü şeylerden biri olan, sevdiği adamın ve çocuklarının ölümüne şahit olur. Yıllarca bunun üzüntüsüyle yaşar.
Bu kadar üzüntüden sonra kendini Buddha’ya adar ve rahibe olur. 800 yaşında da ölür. O zamanlar insanlar bunu, “Buddha tarafından kutsandığı için 800 yaşında, ölmesine izin verildi” şeklinde yorumlamıştır.
ÖLÜMSÜZLÜK BİTKİSİ
Gılgamış destanında, ölümsüzlük kaynağı bir bitkiden bahsedilir.
Gılgamış, arkadaşının ölümüne çok üzülmüş, bunun üzerine ölümsüzlük kaynağını aramaya başlamıştır.Nuh gibi bir figür olan Utnapiştim ‘e gider akıl danışmaya.
Utnapiştim, ona bu kökeni ve türü bilinmeyen bitkiden bahseder. Bitkinin sadece yuvarlak veya sandık biçiminde olduğunu Gılgamış’a söyler. Gılgamış, bu bitkiyi bulur. Ancak, bitkiyi bir yılana kaptırır. Yılan, bitkiyi yedikten sonra deri atar ve gençleşir. O anda Gılgamış, gerçekten onun ölümsüzlük kaynağı olduğunu anlar ancak her şey için artık çok geçtir.
ALTIN ELMALAR
İskandinav mitolojisi ‘nde, tanrıların ölümsüzlük kaynağı olarak bu altın elmaların olduğu bilinmektedir. Bu elmalar, iskandinav tanrıları için çok önemlidir. Ölümsüz olmalarının ve genç kalmalarını sağlayan tek şey bu elmalardır.
Bu elmaların koruyucusu bahar tanrıçası Idunn, Loki tarafından kandırılıp elmalarla birlikte kaçırıldığında, tanrıların kaçınılmaz sonu gelmek üzereydi. Yaşlanmışlardı ve güçleri azalmıştı. Tanrılar güçlerini birleştirip elmaları ve Idunn’u kurtardıklarında, elmalardan yiyerek tekrar gençleşmişlerdir. Altın elmaların bu mucize etkisi mitolojiye bu olayla yansımıştır daha çok.
KUTSAL KASE
Hıristiyan mitolojisi ‘nde, kutsal kaseye dokunan en saf ruhun ölümsüz olacağına inanılır.
Bu kase, İsa’nın son akşam yemeğinde içtiği kase olarak bilinirken, Armathea‘lı Joseph’in İsa çarmıha gerilirken kanını yakaladığı kap olarak da biliniyor.
Kral Arthur ve şövalyeleri, bu kaseyi bulmak için çok çaba harcamışlardır.
Galadah ‘ın ona dokunabilen tek insan olduğu için ölümsüz olduğu söyleniyor.
Okuduğunuz gibi antik çağlarda ne kadar çok ölümsüzlük kaynakları aranmış. Mitolojilere göre bulunmuşta tabii.
Günümüzde de bilim insanları “ölümsüz olabilir miyiz” sorusu üzerine çeşitli araştırmalar ve deneyler yapmaya devam ediyorlar. Şuan ki uçsuz bucaksız imkanlar sayesinde ben bulunabileceğinden ümitliyim. Ama ölümsüz olmak ister miyim? Bundan pek emin değilim. Sanırım bunun bir lanet olduğunu düşünürdüm.
Mitolojide ölümsüzlük sırları ndan bahsettiğim yayının sonuna geldik.
Umarım okurken keyif aldığınız bir yayın olmuştur. Yorumlarınızı bekliyorum. Herkese sağlıklı günler!
-Ceren
Ceren’e ait diğer yayınlara ulaşmak için BURAYA tıklayın.
- Savunma Mekanizmaları – Stres ve Kaygıdan Benliğimizi Nasıl Koruyoruz - 19/02/2022
- Revuele Hydralift Hyalüron Gündüz Kremi Yorumu - 30/01/2022
- Simple Ferahlatıcı Yüz Temizleme Jeli Yorumu - 24/01/2022