Yumi’s Cells Dizi Konusu ve Yorumu
Ennnn ENNN sevdiğim diziler arasına 2. sezonuyla girmeyi başaran, her hafta cuma ve cumartesi günleri güncel olarak izlediğim, kendimle çokça bağdaştırdığım bir dizi yorumlamaya geldim bugün. YUMI’S CELLS ! İçimi kıpır kıpır eden olay örgüsüyle, abartılı olmayan tamamen hayatın içinden kareleriyle, oyuncuların müthiş performansıyla ve elbetteki gönlüme taht kuran hücrelerle tam anlamıyla bir başyapıt, şaheser, herkesin izlemesi gereken bir dizi. Hadi gelin hemen ayrıntılarına inelim birlikte.
Yumi’s Cells Konusu
Bir yıl arayla 2 sezonu yayınlanan, sezonlarının 14 bölümden oluştuğu bir kdrama Yumi’s Cells . (Üçüncü sezon da yolda benden söylemesi!) Konu, Yumi adında bir ofis çalışanın sıradan hayatını konu alıyor. Böyle söylendiğinde çok da fazla ilginç gelmiyor kulağa değil mi? Ama tüm oyunu değiştiren ve işleri çok daha keyifli hale getiren bir elementi var bu dizinin. Dizi karakterlerinin beden hücrelerinin hayatını da anlatıyor bu dizi! Evet yanlış duymadınız, hücreler!
Mantık hücresi, endişe hücresi, açlık hücresi, temizlik hücresi, ve aşk hücresi gibi çeşit çeşit hücreleri ve onların yaşadığı köye bir seyahate çıkıyoruz! Tabi bu hücreler tatlı tatlı minik bedenleriyle ve şirin kıyafetleriyle çizilmiş şeyler. Yani diziyi izlerken aynı zamanda animasyon da izlemiş oluyorsunuz! Ve inanın bana, bu hücreler öyle tatlı öyle eğlenceliler ki bu dizi 5 sezon olsa, yinede izlerim.
Öyle hayati bir önemleri var dizide. Yumi’nin başına gelen olayları bir de hücreler köyünden izliyoruz ve böylece bu dizi sıradan kdrama formatından dışarı şutlanmış oluyor.
Yumi’s Cells Yorumu
- Kurgu
10 üzerinden 10 diyebilirim tereddütsüz. Zaten bir webtoon’dan alınıyor olsa da, dizi yapımcılarının da çok iyi iş çıkardıkları kesin.Başlarda, özellikle 1. sezonda, olayların sıradanlığı ve aksiyon olmayışı sizi sıkabiliyor ama bir süre sonra bu size öyle tatlı bir huzur veriyor ki. Tamamen hayatın içinden alınmış olaylar ve elle tutulabilir bir gerçeklikle bunların yansıtılışı en sevdiğim özelliklerinden biriydi bu dizinin. Hatta dizi o kadar gerçekçi ki, başka dizilerde neler neler izleyip sorun etmezken, burda karakterlerin yaptığı bazı hatalara asla göz yumayabiliyorsunuz. Çünkü bir süreden sonra siz yaşıyormuşcasına bakıyorsunuz olaylara. İşte 7 hafta boyunca bu dünyada nefes alıp veren biri olmama neden olan şey.
Dizi Müzikleri
Buna sebep olan bir diğer şey ise, dizinin mükemmel OST’leri. Kelimenin tam anlamıyla dinlemektenekten ‘çürüttüğüm OST’ler’. Kendimi ana karakter gibi hissetmek için otobüs durağında otobüs beklerken, otobüsteyken, yemek yaparken, bisiklet sürerken dinlediğim müzikler hepsi de. Hepsi de birbirinden güzel, dinlerken dizi sahnelerini anında beyninizde büyük ekranda oynatılmaya başlıyor.
Karakterler
Her birine 2 sezon boyunca uzun uzun analizler yaptım. Hep sizinle paylaşabilmek için. Gelin biraz karakterlerin üstünden yanından kafasından oklar çıkarmalı notlar almalı incelemelerini yapalım.
Kim Yumi
Dizinin tek başrolü, çoğu olayı onun ve hücrelerinin gözünden izlediğimiz kişi. 1. sezonda pek de olgun davranışları olmayan, temkinli, olmadık çıkışları olan ve sevdiği kişi uğruna tüm şeyleri gözardı eden birisi. (Prime hücresi Aşk olduğundan…) Neyse ki, 2. sezonda yaşadığı üzücü şeylere rağmen yeterince ağlayıp yasını tuttuktan sonra küllerinden doğup eskisinden çok daha güçlü birine dönüşüyor, kendisini daha iyi tanımaya ve kişisel sınırlarını çizmeye başlıyor. Ve böylece çok daha sağlıklı kararlar alıp sağlıklı ilişkileri oluyor. İzlerken gerçekten kendisine sürekli hayran bıraktı beni.
Kim Go Eun’a bu diziyle ısınmış ve fanı olmuş olabilirim hatta. Yazar olma hayaliyle halihazırdaki işinden istifa edip yazar olmak için kendine zaman ayırıp dersler alması hem de bir süre maaşsız kalma uğruna, çok takdir edilesiydi. Herkesin yapamayacağı bir şeydi. Tabiki hiç görmediğimiz, izlemediğimiz bir olay değil ama bu süreci öyle gerçekçi iyileriyle kötüleriyle anlatmışlar ki, başka dizilerde olan ana karakter torpiline şahit olmuyorsunuz. (Sırf başrol diye karakterin problemlerinin mucizevi şekilde hallolması durumu)
Kendisini tek hatalı bulduğum nokta, sevdiği insanı hayatında her şeyin önüne koymasıydı. Partnerine önem vermesi, ona ilgi göstermesi çok doğal ama bunun dışında her şeyi arka plana atacak derecede değil. Yaşadığı ayrılıklarda çok kırılsa da, dünyası bir süreliğine yıkılsa da, sonrasında hep kendini toparlayıp eskisinden çok daha güçlü ve tecrübeli biri olarak hayatına devam ettiği için gözümde zaman zaman idolleşen birine bile dönüşmüştü. Özellikle ayrılık sonrası kendini gece gündüz demeden yazmaya adayıp sonunda gerçekten hayalini gerçekleştirip yazar olması muhteşemdi.
Diziyi izlerken gerçekten sürekli demek ki bunun olması için şunun olması gerekiyormuş derken buluyorsunuz kendinizi. Yani hayatta yaşanan her şeyin bir nedeni var ki bunlar başımıza geliyor. Yumi sık sık kendinizden pay çıkaracağınız bir karakter. Onun gelişimini izlemek oldukça keyif vericiydi.
Goo Woong
Yumi’nin son biten ilişkisinden sonra, görücü usulü görüşüp, sonradan ondan hoşlanmaya başlayıp çıkmaya başladığı ilk erkek karakter. Ahn Bo Hyun’u ilk kez Itaewon Class’da izlemiştim ve oradaki rolünden sonra kendisini böyle bir rolde izlemek benim için sürpriz olmuştu. Çünkü tamamen farklı bir yanını izliyordum.
Goo Woong, 2 arkadaşıyla daha birlikte bir oyun tasarlamakla meşgul. Duygularını dışa vuramayan, insanlarla pek empati yapamayan, prime hücresi gurur olan ve bu nedenle de ilişkilerinde birçok soruna yol açan bir karakter. Yumi’yle birliktelerken çok tatlı olduklarını düşünsem de, gerçekten pek de olgunlaşmamış ve çözmesi gereken sorunları olan biriydi. Zaten gururu, Yumi’yle ilişkilerinin bitmesine neden olan şeydi.
Ben kendisini 2. sezonda hiç görmeyeceğimizi sanarken noel günü ansızın damdan düşercesine kadraja girmesi hiç beklemediğim bir şeydi. O bölümleri izlerken daha 1. sezonu bitirmediğim için olaylara tam hakim değildim o yüzden flashback’ler aracılığıyla gördüğüm izlediğim şeyler beni çok üzüp ona bir çeşit empati yapmamı sağlamıştı. O kadar sefil oluşu kalbimi nasıl kırdı bilemezsiniz. Fakat o noel günü yaşananlar içinde bir şeyler uyandırdı ve sıkı çalışarak sonunda kendi oyun şirketini kurarak oranın CEO’su oldu.
Zengin olduğu dönem, Yumi’nin tam da yazar olup kitaplarının basıldığı döneme denk geldi. Ve bunu öğrenince Yumi’nin kitapçıdaki tüm kitaplarını gidip satın alması hanesine +100 puan eklememe sebep oldu. Sonra sabah rutini olarak Yumi’nin romanına internetten türlü türlü hesaplar açarak güzel yorumlar yapması da hayatımda izlediğim ennn tatlı sahnelerden biriydi.
Bir süreye kadar Yumi’yle birlikte olmalarını gerçekten çok istedim çünkü tüm ilgisini ve sevgisini ona vermeye hazır gibi duruyordu. Artık işinde başarılı zengin biri olduğu için Yumi onu daha çok sever sanıyordu sanırım. Ama yanılıyordu. Yumi onu iflasın eşiğindeyken bile seviyordu, önemli olan para pul mal mül değildi onun için. Ama Woong bunu göremeyecek kadar gururundan kör olmuştu. Geç kalınmışlıklar geç kalınmışlıklaaar diyorum sadece. Yinede arkadaş olarak devam etmeleri beni mutlu etti.
Yoo Babi
Yumi’nin ilk başlarda sadece bir kağıt olarak gördüğü ama zamanla yakınlaşıp arkadaş olduğu, hatta Yumi’nin yazar olma hayalinin peşinden koşmasına neden olan kişi. Yumi’nin 2. sezondaki partneri. Şuan bu satırları yazarken bile göz deviriyorum. Yumi’nin çalıştığı şirketin pazarlama bölümünde olan ve Yumi’yle yakınlaşmanın türlü türlü yollarını arayan da birisi. Samimi, nasıl konuşulacağını çok iyi bilen, iletişim becerileri iyi, yardımsever, ve sevgilisini şımartmaya bayılan birisi. İlk zamanlarda tıpkı Babi için fan club kuran hücreler gibi hayranı oldum, ne kadar iyi, anlayışlı birisi olduğuna dair kendisini öve öve bitiremedim, bu kadar sağlıklı bir birey olduğu için kalbimi çok yorduğundan bahsettim. Yumi’yle olan ilişkileri çok tatlı, birbirlerine her daim destek oluyorlar, güvene dayalı çok sağlıklı bir şey inşaa ediyorlar dedim.
Ve bu Babi beni bin pişman etti diyebilirim. Yaptığı şey belki bazıları için çok küçük bir şey gibi görünüyor olabilir ama bu dizi öyle gerçekçi olaylardan oluşuyor ki, gözardı edemeyeceğiniz bir şeydi bu tam olarak. Resmen öğrendiğimde beynimden vurulmuşa döndüm bile desem yalan olmaz. En az Yumi kadar ben de bu ilişkinin içindeymiş gibiydim ben de ve Babi’nin yaptığı şey en az Yumi kadar beni de çok çok kırdı.. (Maşallah dediğimiz 3 gün yaşamıyor.) İdeal bf material’dan koskocaman bir red flag’e dönüşmesine an be an şahit oldum.
Ayrılıklarından sonra tekrar barışmaları ve bunun koskocaman bir hata olması, sonra Babi’nin bir de gözardı edilemeyen malum sorunları çözmeye çalışmak yerine Yumi’ye evlilik teklifi etmesi???? Bende bardağı taşıran damla oldu. Yazarken yine tüm sinirim ortaya çıktı. Sonuç olarak keşke hiç birlikte olmasalardı demek istiyorum, ama diyemiyorum çünkü Yumi’nin karakter gelişiminde oldukça etkisi oldu. Yinede 3. sezonda görmek istemeyeceğim karakterlerden birine dönüştü. Ama söylemeden edemeyeceğim Jinyoung harika bir iş çıkarmış bu rolde.
Hücreler
Veeee Yumi’s Cells ‘in en iyi karakterleri ödülüüü HÜCRELERE GİDİYORRR!!! Bu haylazlar olmasaydı muhtemelen izlemeyeceğim bir dizi olurdu. Müthiş bir fikir gerçekten. Hem webtoon yazarının hem de dizi yapımcılarının alınlarından öpmek istiyorum. Gördüğüm en yaratıcı şeylerden birisi bu hücreler. Tüm diziyi, olayları bambaşka bir açıdan görmemizi sağlıyorlar.
Çizimleri çok tatlı, kıyafetleri de, bazı hücrelerin kafasındaki antenler de. Aralarında geçen diyaloglar öyle eğlenceli ki ve yaratıcı ki. Bir sürü hücre, yaşadıkları köy ve oranın işleyişini izlemek hem merakınızı uyandırıyor hem de ne kadar iyi düşünmüşler de böyle anlatmışlar olayları diyorsunuz. Her karakterin hücre köyü birbirinden çok farklı bir yapıya sahip.
Yumi’s Cells
Bunlara dikkat edip farkları düşünmek bile çok zevkli gelmişti bana dizi boyunca. Yepyeni birbirinden benzersiz dünyalar. Ayrıca her karakterin öncelik sırasını gösteren bir liste ve buna bağlı olarak da değişen prime hücreleri var. Örneğin Yumi için hayattaki en önemli şey aşk hayatıydı, sevdiği kişiydi. Bu yüzden de prime hücresi Aşk’tı. Woong’unkiyse, gururdu. Ve tahmin edersiniz ki ilk önceliği her zaman kendisiydi. Karakterlerin öncelik sırası değiştikçe bu prime hücreleri de değişebiliyordu.
Tüm bu elementler hakkında bilgi sahibi olmak ve acaba benim hücre köyüm nasıldır acaba diyorsunuz sık sık izlerken. Karakterler bir şeyler yaşadıkça gördükçe nasıl deneyim kazanıp gelişiyorsa, hücreler de aynen böyle. Onlar da öğreniyor, deneyim ediniyor, bir durum karşısında nasıl tepki vermeleri gerektiğini zamanla öğrenmeye başlıyorlar.
Bu minik hücreler beni ne kadar eğlendirse de zaman zaman ağlattılar da. Bu dizi sayesinde siz de kendi hücre köyünüze bir bilet alıyor ve onlarla tanışma fırsatı bulabiliyorsunuz. Kendinize dair de pek çok şey öğreniyorsunuz, en azından benim için böyle oldu. İyi ki hücreler!
7 hafta boyunca comfort dizim olmayı başaran bu diziye sizin de bir şans tanımanız gerek. Kesinlikle ayırdığınız zamana fazlasıyla değecek bir dizi. Bu haftalık da burada veda edeyim sizlere. Haftaya kadar umutla kalın!
–Vane
- Ejderhanı Nasıl Eğitirsin Konusu ve Yorumu - 11/11/2022
- Luca Konusu ve Yorumu ; Deniz Canavarı mı İnsan mı? - 09/09/2022
- Yumi’s Cells Dizi Konusu ve Yorumu - 29/08/2022
yu babi beni sinir hastasi etti cidden